o zaman şortla, dekolteyle gezenler sağır veya kör mü? nasıl yani sen bu kadar rahatsız oluyorsun da onlar olmuyor mu? yani rahatsız olmana bir şey demiyorum asla ama başkaları niye bu kadar takmıyor? ya ben bu işi anlamadım ya da senin dekolte anlayışın biraz farklı :)

benzer bir durumu ben de yaşıyorum. oldum olası çok kadınsı, özenli giyinemem. giyinenleri görüyorum merak ediyorum nasıl başa çıkıyorlar bakışlarla filan. kadın erkek herkes bi süzüyor dekolte olmasa bile.

ben de her sokağa çıktığımda istisnasız bir şey duyar ya da bir şeyler görürüm.
ama yani o an bariz bir şey olmadıkça takılmam/hatırlamam bile.
duyduğum şeyleri de önemsemem, çok önemsersem cevap verme ihtimalim de var.
bu arada bunların giydiklerimle ilgisi olmaz.
yani şort da giysen, kot da giysen, transparan da giysen aynı genelde.

bunun dışında, "bakılması" illa kötü olacak diye bir şey yok.
ben bir yere girdiğimde dönüp insanlar bakarsa hoşuma gider mesela.

şimdi saçma bulanlar olacak, ama bu biraz enerji meselesi.

o taciz enerjisinde çok fazla kalmış/kalıyor gibisin.
ve bunu sürdürdüğün sürece çarşaf da giysen bu devam eder.
çünkü onu çağırıyorsun ve ona endeksli yaşıyorsun.

Aynı şeyi ben de yaşıyorum. Kıyafetlerimi daha kapalı seçiyorum, makyaj olarak özeniyorum özeneceksem. Geçenlerde cidden mini olan bir şort giydim, bakmayan kalmadı. Çok rahatsız edici.

makyaj yapmayınca kadın gibi hissedemiyormuşuz, kadın olamıyormuşuz hmm çok ilginçmiş.

mini şortu yazlık yerler haricinde pek giymemeye çalışıyorum. eskiden rahat rahat giyerdim, çünkü izmir'de aktarma denen bir olay yoktu, tek vesait gitmem yereken yere gidiyordum. şimdi aktarma yapmam gerekiyor ve aktarma yerlerimiz berbat, hiç tekin değil, rahat hissedemiyorum. 20 dakika mini şortla, etekle beklemek rahatsız ediyor beni. pantolon giymeye çalışıyorum genellikle


maalesef

İnadına şort, elbise etek giyiyorum. Ben bu gerizekalı memleketin en işlek caddelerinden birinde sabahın 8'inde kargo bol cepli pantolon ve bol bir tshirtle tacize/saldırıya uğradım. Kıyafetimden dolayı filan değil hiçbir şey, hepsi kafalarında gerikafalarında.
Hayır kendimi kısıtlamıyorum, etek giydim diye bakanlara ben de bön bön bakıyorum başını çevirene kadar. Laf atarsa cevap verdiğim oluyor, ya da umursamıyorum. Bakışıyla arkamdan takip edenlere orta parmağımı yere bakacak şekilde gösteriyorum gören görür cevabını da alır hiçbir şey de diyemez. Kimsenin yobaz kafası yüzünden giydiklerimi değiştirecek değilim. Bakmamayı öğrenecekler.Siz de kendinize böyle kısıtlamalar yapmayın lütfen.

Ne dediğinizi anlıyor, hak veriyorum. Yalnız benim burada rahatsız olduğum tabir "kadınsı" oldu. Nedir kadınsı olmak? Makyaj yapmayınca "kadınlık" eksiliyor mu, spor ayakkabı giyince "kadınlık" törpüleniyor mu? Makyaj yapmayan kadınlar daha mı az kadın? Bence bu şablonlar da en az bahsettiğiniz olgu kadar zararlı.

Renk olayına gelince, yabancı bir arkadaşım Türkiye'de araba renklerine çok şaşırdığını söylemişti. Araçların %90'ı siyah, beyaz, gri ağırlıklı demişti, doğruydu da. Ondan sonra fark ettim ki, bizde dikkat çekmeme, kamufle olma, saklanma, göze batmama, standardize olma kültürü her yere sirayet ettirilmiş.

1- gerçekten çok dekolte ve seksi giyiniyorsun.

2- psikolojik sorunların var.

3- yaşadığın semt yanlış.

Amelie poulain +1

O adam yuzunden ben neden moralimi bozayim ki? Bir ara -bu sene- demokrasi nobetindeki insanlar yuzunden kendimi kisitlamistim ama onun disinda takmiyorum.

Siskoyum, hic de cekici bi fizigim yok, hatta "iyh kisa sort giyen sisman mi? Ölsün!" dediginiz kisi hatta benim ama her ciktigimda tacize ugramayi da iyi bilirim. Neyse. sonuc olarak nefes alsin yeterciler hep yerdeler ve kendimizi kisitlayinca da kurtulamayacagimi anladim. Cok seyapmiyorum artik.

@cekilmis gayfe farketmeden yıllar yıllı oluşmuş bir şey mahalle baskısı yüzünde de denilebilir. bilinçli bir karar değil. böyle yaptıgımı sonradan farkettim.
@ebana nick bı.. ben izmir'den istanbul2a geldim ve besiktas kadıköy arasıda çalışı yaşıyorum ama yine izmir'e göre her şehir kapalı sanırım.
Ayrıca Makyaj yapınca kadın oluyoruz demiyorum. sadece kadın olarak dikkat çekmemek için yapmamaya başlamam kötü bence. yoksa makyaj hiç sevmeyen biri değilim. makyajlı dekolteli ya da tam tersi kendinizi nasıl güzel iyi vs hissediyorsanız öyle olun.
Taciz enerjisi değil ciddi ciddi tacizden bahsediyorum. yanından geçerken ağzına vereyim denmesi, poponun ellenmesi, carpmış gibi yapılıp memenin avuçlanması gibi şeylerden bahsediyorum.

@ergenp. çok dekolte giyindiğimi düşünmüyorum.
neden psikolojik sorunlarım var diyorsun ki etraf tacizci kaynıyor ve bence türk kadınları erkeklere iyi bile davranıyor.
semt beşiktaş kadıköy ama buralara her yerden insan geliyor. istanbul'un hangi semti steril ki

Vay be, bir erkek olarak hala laf atan insanların olmasına baya şaşırdım. Daha kötülerini maalesef ki görüyoruz fakat 21. yy da laf atmak nedir ya.

Gelen cevaplara bakınca bu duruma alışık olman ya da olmak zorunda olman gerektiğini düşündüm ister istemez, çünkü bu olay neredeyse doğal bir hal almış gibi.

Dekolte giyinen birine bakmayan bir erkek tanımadım ben bu yaşıma kadar. Bu ister kız arkadaşı olsan biri, ister oldukça entelektüel biri olsun. Emin ol o muhabbet hiç değişmiyor ama anlattıkların çizginin baya dışında kalıyor tabi.

Kadın olsam bu konuda pek cesaretli davranamazdım herhalde.

psikolojik sorunlar olabilir çünkü kendimi kadın gibi hissetmiyorum diyosun kadın olmak dekolte giyip ruj sürüp saç yaptırmak değil ki. hiç bi şey yapmasa da gerçek bi kadın duruşuyla haliyle tavrıyla hareketleriyle konuşmasıyla 50 tane makyajlı giyimli moda ikonu kadını cebinden çıkartır. burada bakımsız olın asla demiyorum ama onun dışındaki şeyler kadınlık göstergesi olmamalı.

2. husus da tamam laf atan vs çok da her adım başı da yok. çoğunluk seni yiyecekmiş gibi bakmaz. ben de güzel bacaklı bi kadın gördüm mü bakarım bacaklarına fark ettirmeden. ama sen kendini her an saldırya uğrayacakmış gibi hissediyorsan sıkıntı var demektir.

@tncserap tam olarak söylemek istediğim buydu.

biz etek giydikçe onlar bakmamayı öğrenmeyecek maalesef öncelikle fikrim budur. deneyime gelecek olursak, istanbul'a taşındığım ilk senelerde dekoltem nedeniyle "yev biraz açık değil mi sence de" diyen erkek arkadaşımla sana mı kaldı öküz diye tartışmışlığım, bu nedenle de "aa farklı dünyaların insanlarıyız" diye ayrılmışlığım var. ama son zamanlarda fark ediyorum ki, artık dekolte içeren kıyafetlerim %5 falan. ne işe ne dışarıya eğer yola tek başıma çıkacaksam, kendimi kısıtladığım için değil ama içimden asla gelmediği için asla giymiyorum. izmir'e veya tatile gidince kendiliğinden daha hafif daha rahat kıyafetlere geçiyorum hiç de rahatsız olmuyorum. bir çeşit savunma yöntemi olmuş herhalde. ben bu böceklerle savaşacağım diye kendimi üzemem diye diye alışkanlığa çevirmişim. ne diyeyim, inşallah hepsi aynı anda ölür.

kışın ortasında bol pantolon,bol uzun kabanlayken bile rahatsız eden mallar var.şort vs ile bağlantılıdır tabii ama ahlaksız olan ne giydiğinden bağımsız olarak da yapıyor.
dolayısıyla kulağını kapat sagdan soldan gelen laflara.gecen sene temmuzun ortasında hep kotla gezdiğimi farkettim,hatta yaz başında diz altı etek arayıp durdum.
sonra sokarım böyle işe deyip şort da giydim etek de.
3 gr beyni ile beni yönlendiriyor adamlar.izin vermemek lazım.

makyaj yapıyorum ama istanbulda şort, etek, elbise giymiyorum. dar pantolon giydiysem üstüne uzun hırkayla, tişörtle, kazakla vs kapatmaya çalışıyorum. kışın bol kabanla, lahana gibi kat kat giyinmişken de tacize uğradığımdan taciz konusunu istanbulun bir gerçeği olarak kabul ediyor ve kendimden ödün vermeden olabildiğince korunmaya çalışıyorum. sokakta rahat hissetmiyorum ve sürekli de sapık manyak var mı diye tetikteyim her gün de bu rahatsızlığım artıyor, kıyafet seçimlerim sürekli biraz daha bol, biraz daha kapalı şeylere doğru yöneliyor ister istemez.

istanbul'un belirli bölgelerine gideceksem kesinlikle giyimime dikkat ediyorum. onun dışında neysem o (makyaj zaten çok yapmam, tek ve hep yaptığım eyeliner&rimel ikilisidir, saçımı her gün düzleştirmem, hatta senede bikaç defa düzleştiririm, ne rahat geliyosa o ün öyle yaparım falan)

özellikle iş yerimde ciddi mahalle baskısıyla karşılaştım. etek giymeyi severim. v yaka severim. dar giyerim. feminenimdir asla ve asla bir tarafım gözükmez ama iş arkadaşlarımın yorumları beni ciddi rahatsız etmişti. inat ettim, işyerindeki giyimimi değiştirmedim. onlar da 6 ay kadar sonra alıştılar.

edit: olay kesinlikle dekolteye bakılması değil. ben de bakıyorum ama bakışlarımdan rahatsız olunmuyor. yurtdışında da erkekler bakıyorlar ama "amını yalarım" demiyorlar. sıkıntı şşu ki, laf atan adam 5 adım sonra tenha bir yerse sana tecavüz edecek ve adalet yerini bulmayacak. biz bunu artık biliyoruz.

varoluşçu mantıkta kadın olmak söylemi garip olmasa da kadın olamamak söylemi bunun varoluşçu temelden gelmediğini gösteriyor. kadın o anlamda olunan bir şey değil. ama hangi birine takılacağımı bilemedim. kadınsı olmak, kadın gibi giyinmek, kadın gibi hissetmek, kadınsı gibi bir dolu söylem.

buradan tam olarak şunu anlıyorum. sizin kadınlara yüklediğiniz roller: makyaj yapmak, etek giymek, renkli giyinmek, saçlara özen göstermek.

bir de gördüğüm enteresan bir şey daha var cevaplarda. bir erkek olarak hala erkeklerin laf attığını bilmiyormuş bir arkadaş. tabi bilmeyebilir insan. fakat biraz kör olmak lazım bilmemek için. kadınların üzerine kıran arabalar, toplu taşıma araçlarında kadınları sıkıştıran insanlar, sanki çok normalmiş gibi delici bakışlar, kadın hakkında yüksek sesle yanında konuşmalar ve bunlar gibi bir çok örnek. bunlar benim sadece dışarıdan gördüğüm. azıcık kafayı kaldırmak yeterli bunları görmek için.

nihayet sorunun cevabına gelirsek taciz durumunun giyilen kıyafetle, kendine özenle ilgisi olduğunu düşünmüyorum. ayrıca toplumsal düşünce bir alana bu kadar yığılırken nişantaşı'nın bundan ayrı durmasını beklemek de hatalı olur.

Cinsiyetimi seviyorum. Bir kadın olarak mutlu ve rahat yaşamak istiyorum. Makyaj yaptığım için kendimi rahatsız ve mutsuz hissetmemeliyim. Makyaj, kılık kıyafet benim seçimimle olmalı diyorum. Erkeklerinin oluşturduğu baskı ortamıyla, tam istediği gibi giyinemeyen bir sürü kadını görmek çok üzücü.
Peki bunun nasıl bir çözümü olur. Giyinmek de giyinmemek taczi engellemiyor ne yapmak lazım ki

varoluşçu temelden bakarsak buna yapacak bir şey yok. bu bir zihniyet, kültür, görgü meselesi. yeni gelen jenerasyonları adam gibi eğitirsek belki 50-100 sene sonra düzelir. ama işte yurdun ücra köşelerine de o kalitede eğitim vermek gerek. adam mağaradan çıkıp büyükşehire geliyor, dekolte giyinen kadın onun için seks isteyen kadın. o da ona uygun davranmaya çalışıyor. eski çalıştığım yerde tam bu kafada biri vardı. erzurum'dan gelmişti, dekolteli minili kadınlar hep ırıspıydı gözünde. adam 10 senede durumun öyle olmadığını anlayabildi. sen hesap et buradan durumun vehametini.

mantar tehlikeli iş. bir bilene sormadan yemeyin. fotoğraftan anlaşılmayabilir.

aklıma şey geldi, avustralyada bir çeşit mantar varmış. çinliler gelince kendi memleketlerindeki mantardan sanıp toplayıp yiyormuş ama zehirli olduğu için yılda 5-10 kişi ölüyormuş ortalama.

www.facebook.com şu grupta Barış Arısoy hocama bir sorun. Mutlaka bilgi verecektir.

açılın botanikçi geldi.

Hocam mantarın rengi genelde zehirli olup olmadıgına dair bilgi verir. Tam tersi de bazı zamanlar dogru olmakla beraber renklere sahip mantarlar genelde zehirlidir.

Yahu yumrta kır ye, neden tehlikeye atıyorsun kendini?

google'dan baktım, imparator mantarına benziyor, merakın gitsin diye yazıyorum, bilmediğin şeyi yeme.

Mantar yemede ilk kural: şüphen varsa asla, asla ve asla yeme.

Mantarların rengi uzman olmayan gözlere zehirli olup olmadıklarına dair bilgi veremez. X rengi barındırıyor demek ki zehirli, Y renk yok demek ki zehirsiz diye bir norm yoktur. Kültür mantarı ve istiridye mantarı beyazdır, gelgelelim en ölümcül (bakın zehirli demiyorum, ölümcül) mantar olup yendiğinde tedavisi olmayıp muhakkak öldüren Köygöçüren mantarı de beyazdır; dahası ormanlar bu mantarla doludur, yaygındır.

Bir de gayet güzel görünüyor demişsiniz, zehirli/ölümcül mantar yiyen insanlarla yapılan hastane konuşmalarında yedikleri mantarların gayet lezzetli ve ferah bir tada sahip olduğunu söyleyenler olmuştur, mantarın zehirli olup olmadığını acı, ekşi bir tattan anlayamazsınız.

Not: Mantarınız gelin mantarı*, yumurta mantarı*, imparator mantarı* olarak da anılan mantara benziyor. Sarı lameli de öyle olduğunu destekliyor. Fakat sorun şu ki: benekleri yağmurda dökülmüş sinek mantarı**(hastanelik edecek kadar zehirli ve aynı aileden akraba bir mantar) da olabilir.

*Amanita Caesarea
**Amanita Muscaria

biz bu mantara piçnara deriz ve afiyetle yeriz çok güzeldir. ancak şu beyaz küf gibi olan kısımlarını hiç görmedim. yeme bence ne kaybedersin

sizin kanlıca deyip köyde löpürdettiğiniz mantar başka bi toprakta başka bi coğrafyada zehirli olabiliyor. sakata gelmeyin.

Boletus cinsine ait olamaz, bu mantar amanita cinsine ait. Mantarın altındaki çorap dediğimiz kısımdan ve ortasındaki yüzük dediğimiz kısımdan ayırt edebilirsiniz. Boletus cinsinde bu özellikler bulunmaz

gördüğünüz üzere botanikçiler bile ne olduğunda karar kılamıyorlar. asla yemeyin.

Bi mantar yicem ugruna karaciğeri eline almak istiyosan ye. Değer mi seçim senin.

tankerler evet

Her birine boru bağlantısı olsa o iş Metin ile Zeki'nin petrol kralları filmine dönerdi :)

yanlış bilmiyorsam petrol istasyonlarının yakınında yöresinde yerin altında dev tanklar oluyor. petrolü orada muhafaza ediyorlar, satarken de oradan çekiyorlar. tankerler de petrolü gelip o depolara basıyor. ben böyle biliyorum ama emin değilim. o değil de çocukken BP'nin verdiği tır geldi aklıma, yok mu onlardan hala :(

ben bu soruyu sorduğumda babam "dalga mı geçiyosun" demişti. Herkes baba olmamalı.

istasynların altında petrol tankları var,
tankerden basıyorlar oraya bol bol oradan çekip bize geçiriyorlar.

tam olarak sormak istediğin ne? ciddi ciddi "tüm yahudiler zengin mi" diye sormuyorsun herhalde?

@der meister genelde yahudiler zengin diye bilinir de öyle bir şey yok diyorum işte :)

dini nedenlere bağlı olarak yahudilerin daha zengin olma ihtimali olabilir. konu hakkında net bilgi sahibi değilim ama islam dininde de hristiyanlıkta da faiz haramdır (ya da caiz değildir. onun gibi bir şey işte) ama yahudilerde böyle bir durum yok. bu yüzden geçmişte birçok kez yahudilerin önü alınamaz bir zenginliğe ulaştıkları ve bunun birçok çatışmalara neden olduğu ile ilgili bir makale okumuştum. hatta 2. dünya savaşı'nın da yahudi soykırımının da temelinde bu var diyordu. makaleyi bulabilirsem editlerim.

bu konuda benden daha bilgili arkadaşlar varsa beni düzeltsinler, yanlış bilgi vermek istemiyorum.

edit: kaynağı bulamadım ama şimdi aklıma geldi şunu da ekleyeyim. hitler'in dönemin ileri gelen yahudileri ile arasında maddi konular yüzünden bir çatışma çıkıyor. sonra bu kişilerin mallarına konabilmek, onların zenginliklerine bir son vermek için ideolojik birtakım bahaneler uydurup bunlara karşı savaş açıyor. doğrudur değildir bilemem, o yüzden cahil cahil konuşuyor gibi görünmek istemiyorum ama bunları okuduğumu hatırlıyorum. bahsi açılınca paylaşmak istedim.

bu zamana kadar tanıdığım bütün yahudiler zengindi valla. kapalı çarşıda tanıdım hepsinide:)

Değiller, yahudi ghettoları (kenar mahalleleri) var çoğu yerde.

Hayır değiller. Türkiye'de bir şekilde yahudi olarak kalabilen/kalmasına izin verilen yahudiler hep tüccarlar, zanaatkarlar vs. gibi para kazanabilenler. İşte kuran kaynaklı haraç olan cizye, tamamen ırkçı kafa yapısı mahsulü olan varlık vergisi vs. gibi konular sonrasında geriye ayakta kalabilenler az çok para sahibi olanlar haliyle.

Fakat tabii bütün yahudiler zengin değil. ayakta kalabilmiş olanlarda azalıyor tabii giderek.

genelleme yaparsak dünyada maddi imkanları iyi bu arkadaşların...

birde gerçekten zengin yahudiler var onlar ayrı bi kategoride değerlendiriliyor :)

iki türkiyeli yahudi arkadaşım var, biri bi bankada maaşlı çalışıyor. diğeri de orta sınıf bir aileden geliyor. zengin değiller. türkiye'deki azınlıkların orta veya üst sınıf olmasının da osmanlı'ya kadar uzanan tarihsel nedenleri var zaten, gizli işler çevirdiklerinden değil, bazılarının inanmak istediği gibi.

Benim ev arkadaşım Yahudi, zengin değil. Sigara istiyip duruyor.

Bence psikolojik etkenler de olabilir bu efsanenin alıp yürümesinde. Hayatımda sadece bir kişinin evinde piyano görmüştüm o da bir arkadaşım vasıtasıyla evine misafir olduğum bir Yahudi'ydi. Sanki piyano sahipliği direkt zenginlikle ilişkilendirilen bir şey Türkiye'de öyle değil mi? Aslında Iphone'dan veya 5 yıldızlı otel tatilinden daha pahalı bir şey değil piyano. Yine örnek veriyorum her gün bir paket zehir tüketen biri (sigara) günlük 10 lira harcıyor olsa dahi illa ki zengin algısı yaratmaz. Fakat aynı kişi her gün bir pastanede yine 10 liraya kup griye yeseydi veya sıcak çikolata içseydi zengin olarak etiketlenmeye daha açık olurdu. Kısacası ben algıların da payı var diyorum.

ortalamaya vurunca dünyadaki en zengin ırk olabilirler bence. herhangi bir yazılı dayanağım yok tabi. sadece şimdiye kadar okuduğum hikayelerden, tarih kitaplarından yola çıkıyorum.

Biz de zenginiz ama maaşla çalışıyorum. Tümü de zengin değil ancak çoğunluğu varlıklı işte.

Efsane değil de, Ortaçağ'da, özellikle 18. ve 19. yüzyılda bankerlik/tefecilik Yahudilerin tekelinde. O yüzden sadece bizde değil, dünyanın her yerinde cimri, zengin Yahudi imajı var. Yahudilikte, Yahudilere faizle borç vermek yasak, diğer insanlara bu şekilde borç vermek serbest. İnsanları geç, devletlere borç veren Yahudi bankerler var o zamanlar. Her ülkede, ülkenin yerlisi kabul edilmemelerinin de büyük etkisi var zenginliklerinde. Yüzyıllardan beri yerleşmiş bir ruh hâli var, Babil'den çıktıklarından beri hep bi' yerlerden sürülmüşler. Ordu yok, devlet yok, gayrimenkule güven yok sırtında taşıyamıyorsun; bu yüzden altının/paranın gücünü diğer bütün ırklardan daha iyi anlamışlar ve kullanmışlar.
İmparatorluk zamanında, askere alınmıyorlar, Yahudilerden devşirme de alınmıyor, bürokrasiye de alınmıyorlar; o yüzden ticarette almış yürümüşler.
Şimdiki zamana gelirsek Türkiye'dekiler genelde zengin, en fakiri orta-üst gelir grubunun arasında bir yerdedir, ama gözüne sokmuyorlar. Zamane zenginleri gibi çalışmayayım, kirayla geçineyim kafasında değiller. Zengin olduğumu herkes görsün, bilsin kafasında da değiller. Oldukça mütevazı yaşıyorlar. Bunu görgüye de yorabiliriz, azınlık hissiyatından ötürü gard alma durumuna da. Siyasi olarak da yorum yapılmıyor mesela cemaatler tarafından, göze batmak istemiyorlar.

ciğerci hulusinin karşısında bir mekan var ama öyle ahım şahım değil. daha iyisi muhakkak vardır.

Hacı Ali var

Ciğerci Hulusi'nin karşısındaki yer Fırat Kebap, bir iyi bir kötü yapar. Kebap tabağı bence iyi değildir zaten atacaksanız da dürüm atarsınız orada.

Belki standart bir cevap olacak ama Çiya Kebap var işte.

Çiya kebap alkol servis ediyor mu? Internet sitesinde bu bilgiyi goremedim

çiya'da alkol yok. öyle kebapçıda alkol bulmanız da biraz zor. çiya'dan balıkçıların olduğu yere doğru değil de tersine giderseniz o ara sokağın başlangıcında hem kebap yiyip hem alkol alabileceğiniz bikaç yer var. kebapları da herhalde standarttır, ne iyi ne kötü. oralar denenebilir. ama ben hiç oturmadım oralara.

kadıköyde içki servisi yapan kebapçı bulmanız zor.

ciğerci hulusinin karşısındaki yer rakı balık yeri. bir de mantıcı var. bi de türkü bar sjkdfh

fırat kebap, ciğerci hulusinin hemen aşağısındaki sokağın girişinde.
eciş bücüş, lezzet açısından da vasat bir yer. fiyat performans oranı çok da başarılı değil. bir akşam yemeği organizasyonu düşünülüyorsa gidilecek yer zaten hiç değil.

etraftan gelebielcek önerilerden biri de moda caddesi üzerindeki beyaz dürüm. tavsiye etmiyorum. fiyat performans hakikaten yerlerde. iki kişilik karışık ızgara tabağı isteyince bir tane baya bildiğin düz servis tabağında üç beş parça et geliyor. süper saçma bir işletme bana kalırsa, zaten yine beklentilerinizi karşılayacağını sanmam.

öncelikle çiya şişirilmiş bir balondur. ama anladığım kadarıyla istenen bir akşam yemeği organizasyonu ve o açıdan sizin işinize gelebilecek bir yer. gidip geniş geniş oturup, muhabbet edip takılınabilecek bir alanı var ama diğer seçenekler gibi o da alkol servisi yapmıyor.

alkollü akşam yemeği için ya balık seçeneğine yöneleceksiniz kebaptan ziyade, ya da my chef, happy moons falan gibi şeylere.

Bir terör saldırısına bakar.

frankfurt havalimanı tabii ki sinek avlamayacak ama thy'nin uçuş aktarmalarında avrupa havayollarıyla son 10 yılda ciddi bir rekabet içerisine girdiği belli. 3. havalimanı yolcu kapasitesini arttırarak burada thy'yi güçlendirecek, daha fazla pazar payı çalabilecek thy avrupa'dan. ha merkel işi gücü bırakıp bunu mu düşünyor, ben de sanmıyorum. lufthansa'nın orda kaybedeceği en fazla birkaç yüz milyon euro para almanya gibi 3.5-4 trilyon dolarlık bir ekonomi için devasa bir önem teşkil etmiyordur herhalde.

yabancılar olan olaylar yüzünden türkiye'yi ziyaret etmeyi bırakın buradan aktarma yapmaya bile korktukları için bu olaylar dinmezse almanya'nın çok etkilenceğini sanmıyorum.

Doğru düşünmüşsün. Nasıl bir marketin karşısına yeni bir market açılınca eski marketin sahibi tribe giriyorsa bu olay da onun gibi. Adam kârını niye kaybetmek istesin? Büyükresim.jpg durumu yok.

Tabii ki pazar çalacaktır, şu anda bile Amerika'dan gelen uçaklardan inen yolcunun büyük bölümü Türkiye'ye giriş yapmadan aktarma yapıyor.

Yine de kıskandıracak kadar fark yaratacağını sanmıyorum. Frankfurt dedigin yerden karayolu ile 2 saat icinde ulaşabileceğin bir cember çizersen erişim gücünü göreceksindir. Hollanda, Belçika, Luksemburg, hatta Fransa'nin kuzeydoğusu.

Kıskanmak farklı istememek farklı. İstemiyorlar burası doğru. Thy çok daha güçlenecek bu durumda.

evet adamlar feci kıskanıyor. hatta bizi taklit ediyorlar.
gelecek sene kazaya belaya karşı deve keseceklermiş. kesin bilgi. yayalım. :)

abi napayım. tam ciddiye alıcam bir gülme geliyor.

3. havalimanı açılınca niye uçuşların 3. havalimanına kayması gerekiyor onu anlamadım. somut gerekçesini anlayan var mı?

ayrıca thy şu aralar ciddi zararda ve iflas etmemeye çalışıyor. sanmıyorum ama inşallah dediğiniz gibi olur :(

bu olayın halk gözündeki imajı bu şekilde saçma, almanların bunu kıskandığı filan yok.

fakat mantelitesi beğenilsin ya da beğenilmesin thy gitgide büyüyen bir firma, hem kalitesi artıyor hem imajı hem de filosu genişliyor.

avrupadaki en beğenilen ve de iyi havayollarından biri.

Austrian airlinesin Lufthansaya satışı/takeover sırasında yönetim kurulu üyesi iki kişinin dersine girdim sınıfta 10 kişi filan olunca çok rahat bir ortam olmuştu. bu takeover'ı anlattıkları sırada şunu belirtmişlerdi, "biz ya thy ya da lufthansaya satılacaktık, biz o sırada thy'yi istiyorduk, bundan daha karlı çıkacaktık ve balkanlardan 1 şirketi daha alacaktık bu sayede o bölgede büyüyecektik. (bu arada austrian airlines aynı thy gibi yarı devletti) Bu sırada devletin ab dışında bir şirkete satışında sorun çıktı, özellikle şirketin lufthansaya satılması için baskılar oldu(politik mi parasal mı nedenli olduğunu bilmiyorlarmış). Baskılar sonucunda lufthansaya satışı onayladık. Bu sayede DACH ülkelerinde Lufthansa, swiss ve austrian olarak farklı bir büyüme gerçekleştirdik"

yani kıskanma diye bir şey yok fakat ekonomik olarak eğer thy orayı hub yapıp aynı şekilde gelişebilirse 10 sene sonra avrupadaki en büyüklerden biri olur. o dünyanın en büyüğü olma geyiği olsa bile 20 yıldan erken olamaz. zira uçak siparişi verseniz 5-6 sene sonra alıyorsunuz.

bunlar dışında havaalnı her şeyi çözmez, orayı doldurmak zorundasınız. dolması ise sıkıntılı. Thy aynı şekilde büyürse, pegasus diyelim 150 uçağa sahip olsa, bir de başka büyük airlines hub ı olabilse yine dolmaz o hedeflenenler.

türkiye turizmi her geçen sene büyüyordu. bu sene malum bitti. ondan dolayı o büyüme hedefleri de durdu. o hızla büyüse thy de büyüyecekti.

thy bir de afrika ve kuzey afrika için bildiğim kadarıyla en iyi havayolu şuanda. bu çok niş bir pazar. büyümeyi buradan yapıyorlar zaten.

daha yazarım ama havaalanını yapmakla bitmiyor, ülke olarak politikan düzgün olacak, thy, pegasus şimdinin minimum 2 katına çıkacak, turizmimiz coşacak, minimum 1 tane world class airlines hub olarak kullancak, suriye, ırak, iran düzelecek turizmi artacak, bizim üzerimizden gerçekleşecek uçuşlar gibi şeylerin tamamı birleşirse ancak dünyada sayılı olur. o zaman 20 yıla dünyanın en büyüğü olabilir. ama bunların çeyreği anca gerçekleşebilecek realitede.

aktarmalar buradan olacak nereden cikti anlamadim, zaten her havayolu buyuk oranda kendi hubundan aktarma yapar, lufthansa yine frankfurttan, thy yine istanbul'dan yapacak. aktarma olacaksa anca uzun ucuslarda olur.

sanki muhtesem bir aktarma pazari varmis gibi konusuluyor bir de. cok buyuk paralar da degil bunlar almanya icin, cok dert etseler daha guvenli ulkelerinde daha saglam teknikle bir havalimani daha insa ederler-renove ederler.

kimse sinek falan avlamayacak yani.

@lanc a ek yapayım.

aktarmalı uçuş trendi gitgide azalıyor. hubda toplayı dağıtmak biraz daha azalacak. direk uçuş trendinde havayolları.

almanlar cok rasyonelist adamlardir, alman devleti de öyle. kiskanmazlar ama dikkate alirlar. istanbulda 3. havalimani acildiginda stratejilerini ona göre belirleyeceklerdir.

söz konusu almanya her sene bütce fazlasi veren bir ülke en.wikipedia.org bu ülkenin türkiyede her eve mutlaka bir alman mali ürünü sokmuslugu var, dünyada da ayni sekilde, öyle yada böyle her eve mutlka bir alman mali girer. araba konusunda ise hersey malum. ayrica sattin aldigin ürün alman mali olmasa bile o ürünün arastirma gelistirme ve patentlerinden paylarini alirlar. iphone amerikan mali olarak gözükemesine ragmen dünyada satilan her iphone dan yine en cok parayi japonyadan sonra almanya kazanir www.upworthy.com

durum böyle iken almanya 3. havalimani dikkate alip ona göre pazar genisletme stratejisi belirleyecektir. biz türkler ise aldigimiz gaz ile uzun süre idare ederiz. büyük havalimanlari yapabilmek güzel birsey ama kiskaniyolar gibi gayri rasyonel düsünmek bizi ileri götürmez.

Bir de faciaya dönüşen ve senelerdir bitirilemeyen Berlin Brandenburg havalimanı var. Almanlar için güncel iki utanç var: 1- Brandenburg Havalimanı. 2- Volkswagen Skandalı.

www.bloomberg.com

Yani havayolu firmalari rahatsiz olabilir de Almanya ekonomisinin bunu hissedebilecegini sanmiyorum. Almanya icin cok da kaygilanacak bir sey olmasa gerek.

@zgrydn
3. havalimani kocaman. Ahl sehir de icinde. Bir dusun.

mesela seneye haziranda istanbul-atina bakıyorum thy 680 lira lufthansa frankfurt aktarmalı 600 lira. fiyatlar böyle olursa tüküreyim öyle havaalanına afedersin.

@stavro, ahl zaten kapanacak. 3. de kocaman diye geleceklerse iyi valla. bu arada almanların sıfırdan havalimanı inşa etmekten daha ucuza malolacak kapasite arttırımı yapmamalarını umacağız galiba.

Ahl kapanacak iste onu diyorum, sehir icinde. Ucuslar 3. havalimanina kayacak derken Avrupa aktarmalı ucuslari diyorsan onu ben de merak ediyorum nasil bundan emin oluyoruz diye.

aynen dediğin gibi. 48.0.2

Sorun firefox'ta değil yandex'te. Sadece chrome'dan test edip site yapıyorlar. Yandex'in kendi tarayıcısı chromium tabanlı, belki de kullanıcılarını yandex tarayıcıya yönlendirmek içindir.

Bu sorunu daha önce yaşadığımı anımsıyorum fakat şu an yok. Bir ara sürüm geriletme de yapmıştım fakat niye hatırlamıyorum, belki de bundandı.

Sürüm kaynaklı bir sorun herhalde. Harzem'in dediği gibi sadece Chromium tabanlı test yaptığını sanmıyorum Yandex'in daha doğrusu öyle olduğuna inanmak istemiyorum :D Zaten Firefox'un öntanımlı arama motoru da Yandex'tir.

Sürüm: 44.0.2

Bende firefox'un 42 küsür sürümünde sorunluydu güncelledim 48.0.2 kurdum yine sorunlu. Daha önce de aynı uyumluluk problemini yaşatmış fakat sonrasında düzelmişti. Bir keresinde firefox'u güncelledikten sonra düzelmişti. Bu aynı problemi 3. yaşayışım.

48.0.2 kullanıyorum. Bütün laleler görünüyo mis gibi :)

erkek arkadaşı gibi davranıyor sana. bana öyle geldi yani.

Bence senden daha güzel bir kız arıyor, ama bir yandan da bulamazsam elim boş kalmasın diye "beni bu kadar kusuruma rağmen seviyor, bu erkeği kaçırmamalıyım" psikolojisine girip küçük kaçamaklarını göz ardı etmen için özgüvenini düşürmeye çalışıyor.

Yatırım tavsiyesi değildir.

Beğenmiyor, artı yavşak.

bence kafasındaki güzel kız algısı size uymuyor, çok yakın bir arkadaşım flört ettiği kızın tam tersi fiziksel özelliklerinde kızları çekici buluyor. Hani kız beyaz tenli ise esmer kızları çekici buluyor gibi, kız da bunu fark etti ve rahatsız olduğunu söyledi, o da umarsız tavirlarla savuşturdu. Ama sorduğumuz zaman onunla mutluyum diyor.

Siz de belki az çok pay çıkarırsınız bu olaydan.

ortadaki 2 arkadaş haklı, olur böyle şeyler geçmiş olsun. bırakın gitsin.

Bir caps ve sağduyulu bir kamuoyu bütün meraklarını giderebilir.

Adam yokluk görmemiş :(

ya kendini niye ezdiriyorsun ki? masallah pasanin mabadi tavana vurmus ne saniyorsa kendini. yuz verme hic yokmus gibi davran kendine gelsin. ya da birak bosver muhatap olma ilisigini kes kimi begeniyorsa onunla takilsin. ayrica bence seninki de sevgi/ask/hoslanti degil kendini begendirme hirsi.

utkumon +1

gözü dışarıda bana kalırsa. şu an yalnız kalmamak için seninle birlikte oluyor. yarın öbür gün onu senden daha mutlu edecek ya da onun daha hoşuna gidecek bir kız tipi karşısına geldiğinde seni direkt sepetler. büyük ihtimalle düşüncesi bu yöndedir, öyle söyleyeyim. buna göre davranmalısın ona. maalesef :(

apla caps yok mu?

@ceann deas'ın dediği gibi düşünüyorsa eniştenin kafa zehir gibiymiş maşallah. Ama senin özgüvenini yitirmen için bunu yapacak adamla da ne işin var yahu? Kurtul.

Tam bir yavşak. Begenmedigin kizla/erkekle niye cikarsin ki?

erkek değilim ama şunu demek istiyorum:

her kadının hayatında olmasa da çoğu kadının hayatında onu böyle sürekli yeren daha iyi ol daha güzel ol diyen, sözle olmasa bile gözle aşağılayan insanlar olabiliyor. ve kadın olarak çok yıkılıyoruz. elde mi yıkılmamak. ama bu resmen onun öküzlüğü. evet elbette beğenmek zorunda değil seni ama böyle bir konumda şu tavır çok çirkin.

seni beğenmiyor, sevdiğini de sanmıyorum. onu anlamaya çalışma çünkü anlayamazsın. bırakmaya ayrılmaya ve kendini üzmemeye çalış derim.

Beğenmemeyi geçtim sevmiyor da.
Sevse görmez bile yok memen sarkıkmış yok fön çektirmeliymişsin vs.

onu bırak ve esmer çekik göz seven gerçek aşklara yelken aç :)

sevgilinin seni en beğendiği haliyle görmek istemesinde bir sakınca yok. saçların düzken daha güzelsen bunu isteyebilir. giydiğin şeyin memelerini güzel göstermediğine inanıyorsa bunu belirtebilir. karşındaki insanın her şeye "evet aşkım" diyen ya da sana sürekli tozpembe hayaller kurmasını isteyen biriysen o yapıda birini bul.

güzel kızları kesmesi, instagram hesabının kızlarla dolu olması, başka insanlara sana benzemeyen bir kızı övmesi ise yavşak olduğunun kanıtı. ayrılman gerekir.

-Makyajsız güzel kızlara bakması bir yere kadar olabilir bence, kast ettiğim doğal güzel olanlar, güzel ve güleç insanlara bakmak beni mutlu eder mesela. Fakat bu bir tik gibiyse, önüne gelen tırnak içerisinde sözde güzel'e bakıyorsa çok rahatsız edici tabi ki.
-Modern zamanlarımızda normal değil mi, bir ikisine karşı özel ilgisi olabilir birinci maddeden yola çıkarak.
-Bu hiç güzel değil. Çekik göz çok sempatik bir şey bence. pgup'un dediğine katılıyorum.
-Bu da çirkin. Arada farklılık istemesi olabilir fakat sürekli saçlarının doğal haline takıyorsa bu da sıkıntı.

Özet: Bir sıkıntı var. Başka arayışlarda olabilir. Bunlar yeni başladıysa kendi içerisinde bir cinsel/duygusal/ruhsal kriz yaşıyor olabilir. Sağlıklı bir ilişki gibi gelmedi bana. Kendisiyle açıkça konuşmalısın belki de.

sana bunları düşündürtüyorsa bile emek vermeye değmez. Kendinle ilgili kendini kötü hissettirmeye kıyamayan bi insanla ilişkin olmasını dilerim.

Arkadaş şöyle bir şey atmıştı: www.lethehotel.com

Jilber Bey'in katıldığı ticari turlar vardı fakat onlardan bir süredir ses çıkmıyor. Belki şahsına ulaşmayı denersiniz, mantar dostları mail grubunda da tam anlamadığım bir soğukluk oldu ve sanıyorum ki grubu kapattı.

Hiç mantar turuna çıktınız mı bilmiyorum fakat Jilber Bey'in "Türkiye'nin Mantarları" kitabını öneririm; önce tanımanız gereken zehirli ve ölümcül mantarlar.

@Icha paylaştığın adresteki görseller dahi yanlış :(

lütfen dikkatli olun, bizim işyerindeki müdürler hep toplardı. kaç kere hiç sorun yaşamamışlar. sonra karı-koca hastanelik oldular, ölümden döndüler. kalıcı bazı hasarlar oluştu.

yakın zamanda aktivitesi var
www.facebook.com

hormon değerlerine baktırdın mı? derhal baktır.

Borderline olabilir mi?

Lütfen: Şahıs kimse psikiyatra gözüksün.

intihar edince insanlarin gozunde degerlenmeyecek, intihari dusunen kisi, aksine oldu diyecekler unutulacak.

Madem eninde sonunda öleceğini biliyorsun, bunu idrak etmişsin, doğanın sana armağan ettiği zamanını en iyi şekilde değerlendir.
O, tabiata karışma, bedenin çürüme safhası başlayana kadar çevrene ve kendine iyi şeyler yap.
Zor anları da nasıl olsa öleceğim, hayat bir tiyatro ve kafaya takmama değmez hiçbir olayı diyerek atlata bilirsin, olayları büyütmeye bilirsin.
Misal Milattan önce 3. yüzyılda şu mozaiği icra eden şahsiyet şu an evrene karışmış durumda ama umarım yeterince neşeli olmuş hayatını yaşamıştır ;)
www.hurriyet.com.tr

yok hayır, hotmonal veya sebepsiz değil. belli bir on ve problem üzerine işte.
gece olur, sabah olur fark etmez.
sürekli de olmuyor. sorun karşısında hissedilenler bunlar sadece

"Bipolar Bozukluk Karma Epizod" olabilir. Bu şekilde araştırın.

intihar düşüncesi değer kazandırmayacak kişiye. onun bilincindedir zaten bence. intihardaki amaç; bu "acıyı" sonlandırmaktır.

değersizlik hissine gelince kararlı bir sorgulama süreciyle aşılabiliyor. kağıt kalemle çalışmanızı öneririm. sürekli soru sorun. soruya cevap verin. sonra o cevaba tekrar soru sorun. gibi.

değerli olduğunuzu anlamak için neden dışarıdan gelen tepkilere ihtiyaç duyuyorsunuz mesela? dışarıdaki insanlar kim ki? otorite mi? değerlendirmenin otoritesi olabilir mi? kaç kişiden değer tepkisi alınca tatmin olabileceksiniz? atıyorum anne, baba ve sevgilinden değer aldınız diyelim. dayınızdan almadınız. bu durumda ne olacak?

farzedin ki ıssız bir adada doğdunuz, büyüdünüz ve ölene kadar da orada yaşayacaksınız. tek bir insan bile çıkmayacak karşınıza. bu durumda değerli ya da değersiz olduğunuzu nasıl hissederdiniz?

ben olsam bi kapatıp açardım en azından :(

edit: sen tamire gönder onu en iyisi...

3 kere kapat aç yaptım kafayı yicem

Marka mı? Microsoft, Logitech falansa yazılımı vardır. Onu kurabilirsin.

Euroyla alisveris yapamazsiniz zaten.
Cok az yerde bozuyorlar onda da delicesine geciriyolar (hakli olarak)

Komisyonsuz bir yer bulun. Ve service fee vs olmayan.
Elinizdeki parayi iyi sayin.

iş saatleri (türkiye saatlerine göre) içinde banka hesabından atm ile çek

en uygunu euro ekstresi olan kk kullanmak, tabi azda olsa kronda almalısın.

Euro sadece tek tük birkaç turistik yerde geçer, korunaya çevirtmeniz lazım. Kurallar:

-Havalimanında bozdurmayın, tokatlarlar. Toplu ulaşım bileti için falan lazım olacaksa asgari ihtiyaç kadar bozdurun. (5 Euro yeter de artar)
-Asıl çevirmeyi şehir içindeki döviz bürolarında yapın. Ama öncesinde şu kadar euro versem kaç koruna alırım diye sorun. Paranızı sormadan vermeyin.
-Döviz bürosunun çevresinde ayakta duran çakallar vardır, dur ben sana daha uygun çeviririm derler. Bunlarla muhatap bile olmayın, sahte veya tedavülden kalkmış para verirler.
-İsterseniz döviz bürosuyla azıcık pazarlık yapın ama çok da kasmayın.

zamanında osmanlı'ya karşı ermeniler neyse, bugün de türkiye'ye karşı kürtler o bence. çünkü aynı senaryo, karakterler değişiyor.

şimdi en başta kürtler avrupaya gelirken, "bize katliam yapıldı, bize ayrımcılık yapılıyor" gibi argümanlarla geliyorlar. aponun özgürlük savaşçısı olarak gösterilmesinin nedeni bu zaten.

batı böyle durumda gelenleri işçi olarak gelenlere göre sever. ek olarak dini ön planda tutmamaları da türklere göre sevmelerinden bir artı.

kürtler türklere göre daha çok okuyor, daha hırslılar ve birbrlerini tutuyorlar, bu sayede batıda daha iyi yerlere gelebiliyorlar. bu da ulaştığı kişiler üzerinde etkili olabilmelerini sağlıyor. bu durumda okumamış türkün dediği mi yoksa okumuş kürdün dediğine mi inanacaklar.

kürtler avrupa içinde türklere göre daha uyumlular, yasalara uyumlu olupi kitabına göre yapıyorlar, ek olarak türklere göre daha iyi dil öğreniyorlar. bu sayede istediklerini anlatabiliyorlar elbette. türkler arabalara binip korna çala çala gece 3te şehirde tur atıyor.

Kürtler bildiğin üstün ırk o zaman ? Herhalde tek şanssızlıkları gelişmemiş Türk ve Araplar'ın bulunduğu bir coğrafyada varolmuş olmaları.

@kint

ne alakası var.

türklere göre daha çok okuyorlar, türklere göre daha uyumlular ve birbirlerini tutuyorlar dan anladığınız bu mu?

Bu yazdıkalrım avrupadakiler için geçerli.

Ayrıca şu an işid ile savaşta kürtler ön planda. Batı bildiğin gibi silah eğitim yardımı yapıyor Kürtlere. Batı medyasında da Suriye'deki kürt savaşcılar kızlı-erkekli, özgürlük için savaşan, seküler insanlar olarak betimleniyor. Ayrıca bir de rojava var, orası da epey ütopik bir devlet durumunda şu an Amerika medyasında rojavanın sekülerliğinden, medeniliğinden çok bahsediliyor. Bu sebeplerden dolayı da yabancılarda ciddi bir sempati var kürtlere karşı.

Size bir şey anlatayım.

Van'da bir adam eşini sokak ortasında bağıra çağıra dövmeye başlıyor. Olay kahvehaneye yakın bir yerde gerçekleştiği için o anda olaya müdahale edebilecek kadın yok. Kahvehanedeki dayılar paldır küldür çıkıyorlar. "Jin jiyan azadi" diye slogan atarak elemanı bir güzel perte çıkartıyorlar.

Bu dayılar olmazsa, AKP'nin talebi üzerine meydana çıkıp "Biji Hizbullah" sloganı atan şeriatçılar olur. Bu dayılar olmazsa, Halil İbrahim Baran gibi Kürt ırkçıları bayrağı devralır. Zira Türk milliyetçiliğine olan tepkinin ve buna bağlı olarak İslamcılığa sarılmanın gereği olarak ortam fazlasıyla müsait.

Ben bu dayılarla tüm fikriyatımız aynı olduğunu düşünmüyorum. Ama dayılar bir mevzidir. O dayıları anlamaya çalışınız.

Yalnız benim bahsettiğim sevgi ve ilgi 2-3 senelik değil. IŞİD'e karşı olan mücadele ve verilen resimlerin son 1-2 senede yarattığı bir algı var ama ben daha genel soruyorum, büyük resime odaklanıyorum. :)

Örneğin PKK, Türkiye karşıtı konumu nedeniyle hep batılılarla sıkı fıkı oldu. Hem Türkiye'ye karşı sürekli kullanılebilecek bir koz, hem de o bölgedeki yapılanmada görevlendirilecek güvenilir bir müttefik arayışı söz konusu. Ancak, hiçbir devletin ( halkların değil) kendi vatandaşları haricindeki insanların çektiği acıları önemsemedğini düşünürsek, Kürtler'e karşı olan bu derin sevginin ve desteğinin temel sebebinin ortadoğu'da dinden uzak müttefik arayışı olduğuna da aklım yatmıyor.
Tarihten gelen köklü bir paylaşımları ya da ortak bir yazgıları da yok.

@sevgikusunkanadinda

Benim aradığım cevapla pek ilgisi yok verdiğin örneğin. Yani İslamcılık karşıtlığı denebilir de hepsi de öyle değil ki. Diyelim ki batılı bu tür yaklaşımları pek seviyor; e aynı Kürtler'in nasıl feodalite içinde yaşadığını, bizzat kendi Kürt ağaları tarafından sömürüldüğünü, kan davası ve benzeri törelerle birçoğunun şiddete fazlasıyla meyilli olduğunu da önemsemesi lazım.

@kint

illa her şey büyük resim olacak diye bir şey yok.

avrupada halkın gördüğü benim anlattıklarım. her avrupalı illa bir kürt tanır, türkler gibi değilleri az nufüslu olduklarından ve milliyetçilik bize göre fazla olduğundan yanlı anlatıyorlar. avrupalı insan ezilmiş ve okumuşu sever. onların gördüğü bu.

elbette ülkelerin planları oluryor bölgeler üzerinde, ama bunu iki komplo kitabı okuyarak anlamak, gaza gelmiş insanların türkiyemiz cennet, jeopolitik önemi yüksek durumu olarak algıamamak lazım. biz maalesef olduğundan daha büyük görüyoruz ve her şeyde altta bir şey arıyoruz. gerçek ya da değil.

bu arada mesela batılılar böyle oyun oynuyor, şöyle devlet sırrını çalıyorlar geyiğinden önce devletin tüm başlarının iphone kullandığına bakın, adamın casusluk yapmaya ihtiyacı yok, iletişim hortumunu sen kendi elinle bağlıyorsun adamın gizli servisine.

Aslında tam da bahsettiğiniz şeyle alakalı. O dayılar kendisini yaklaşık 40 senelik bir hareketin içinde bulan kişiler. Dolayısıyla çok daha açık fikirliler. Kime karşı neyi savunmaları gerektiğini daha iyi biliyorlar.

Sosyolojik açıdan bakıldığı zaman Kürtler ve Kürt hareketi batı açısından incelenmeye değer bir konudur. Meseleye daha çok meşru haklar, özgürlük mücadelesi gibi konular üzerinden bakıldığını düşünüyorum.

Ha, diplomasi açısından derseniz Kürt kartı emperyalizm da açısından her zaman ilgi çekici olmuştur. Bu sadece ABD ve Avrupa odaklı değil, Rusya için de söyleyebiliriz bunu. Lakin Kürt hareketinin -en azından başlangıç aşamasında- içerisinde eser miktarda da olsa barındırdığı sosyalizan eğilimler, sol vurgular ve seküler tavrı savunma hali bunu dış baskıyla dahi olsa engellemekte (veya yavaşlatmakta) diye düşünüyorum.

çünkü t.c devletinin avrupa'ya verdiği büyük bir koz yaptığı onca katliam var ama bir başka katliamcı ab ve abd de sözde demokratik olarak ilgileniyor gibi görünüp iç işlere müdahale ediyor ya da ülkeyi yönetiyor

Çevremde Almanlar var. Çoğu Kürt coğrafyasıyla çok ilgili. Alman Kültür Merkezi'nin düzeneldiği etkinliklerde de bu ilgi zaten kendini belli ediyor.

Farklı sebepler var bence. İnsani olarak kaygılananlar gerçekten var. Fakat bunu başka ajandalara maske olarak kullananlar da var. Almanlar'ın içinde bir yerlerde Türkiye'nin soykırım yaptığını kabul etmiş bir statüye gelmesini istediğini düşünüyorum. Bu belki bu insanlık suçunu işlemiş ve resmi olarak kabul etmiş tek ulus olmalarıyla alakalı bir eziklik. Orhan Pamuk'un Türkler Ermeni ve Kürt soykırımı yaptı demeci ilk defa bir Alman dergisine verdiği röportajda yayınlanmıştır. Bu bence önemli bir nokta. Yine de bu çıkarım çok yeterli değil.

Hayatlarına biraz da güdü, yüce bir amaç olarak bunu arıyor olabilir oradaki insanlar. Ben dünyayla ilgiliyim, ben insanlarla ilgiliyim hissi gibi düşünebiliriz bunu, amiyane olacak ama duyar kasma diye bir tabir var ya... Bilhassa son 2 yüzyılda Avrupa odaklı siyaset Asya, Afrika ve Amerika kıtalarına gerçekten çok fazla acı getirdi. Yeni nesil bunun farkında. Vicdan temizlemek, "iyiyiz" diyebilmek için şu an empati yapabildikleri grupları -tarihi misyonlarıymışçasına- sarmaya çalıştıklarına da inanıyorum, hele devlet çıkarlarıyla da uyuşuyorsa. Tabii empati yapmaktan kastım, kendilerine nispeten daha çok benzeyen gruplar. Örneğin Yezidiler, Süryaniler, Kürtler demem o ki salt bir Arap Sünni profilinden ziyade diğer Ortadoğulu profillerin hamisi gibi hissediyorlar bir şekilde. Bu benim düşüncem.

Tabii ki, yapılan lobiler ve farklı çıkarlar da var. Almanya dünyanın en büyük 5. silah üreticisi. Bakın bu az buz bir rakam değil. İlk üçte zaten Amerika, Rusya ve Çin var, bu devletler görece uzun bir süre daha kimseye kaptırmazlar bu sıralarını. Dördüncü sırada zaten Fransa yer alıyor, Arap ülkelerine, Afrika ülkelerine nasıl doğrudan müdahale edebildiğini Libya'yı jetleriyle bombaladığında görmüştük. Beşinci sıradaki Almanya'ya da bu -teşbihte hata olmaz- pastadan aktif savaşın sürdüğü Kürt coğrafyası düşüyor.

Not: i was made for you mesaj attı düzeltti, Almanya menşeli değil İsviçre menşeli bir dergiymiş fakat yayım dili Almanca.

Yerim onların sekülerliğini. Çoğu AKP'ye oy veriyor yıllardır, sekülere gel.

Ne müttefiki ya. Hiçbir batılı devlet Kürtleri müttefik olarak görmez. Çünkü aynı seviyede değiller. Sadece piyon olarak kullanırlar. İşleri bitince götlerine tekmeyi basarlar. Kimsenin Kürtleri sevdiği falan yok. Sadece onları Türklere karşı güçlendirmek için sürekli bir hareket halinde tutuyorlar. Bu da dışarıdan olumlu ilişkiler yaşanıyormuş gibi anlaşılıyor. Osmanlı Devleti dağılırken Ermenilere destek olan Avrupalılarla bugünkü Ermenistan'ın ne ilişkisi var? Konum olarak Ermeni, Musevi dediklerin zaten Anadolu'da yaşamıyorlar. O yüzden onları kullanamazlar. Ama Kürtler Türk vatandaşı.

Kurtler sekulermis...

1) batililarda (bkz: white guilt) denen collective bir suclu hissetme kaygisi vardir. kendi kultur ve ulkelerinden adeta nefret ederler adolf hitler in yaptiklari yuzunden. adamlar neredeyse sokakta sirtini zincirle doverek gezecekler.

2) kurtler kendilerini cok guzel magdur gosteriyor, bu yukaridaki batililarin kendi kulturlerine besledikleri nefret ve bunun getirdigi sucluluk yuzunden de, kendini magdur, masum ve yardima muhtac gosterebilen herkese kucak aciyorlar.

örnegin almanyaya 80 ihtilalinde ve sonrasinda bircok kürt iltica basvurusunda bulunmus ve bunlar alman vatandasligina gecmis. bu toplulugun türk iscilerden en büyük farki alman vatandasligina gecmis olmalari. bu nedenle oy kullanabiliyorlar, meclise parlamenter sectirebiliyorlar. bu nedenle de alman meclisinde iyi bir oy potansiyeli oluyorlar. türk isciler türk pasaportlarini birakmamis, alman vatandasi degiller. politik olarak mecliste etkileri daha az. o nedenle ki alman meclisinde türkiyeden gelmis secilmis milletvekkileri kürt toplulugunun politikasina kabul etmis kisiler.

bir diger neden ise almanyada yasayan türkler kürtler gibi tek bir politikayi benimsemiyorlar, aralarinda bölünme cok, muhafazakar akp, muhafazakar fetullah, atatürkcüler, sol guruplar, apolitikler gibi cok farkli düsüncede kendilerini tanimliyorlar. o nedenle kendini kürt olarak tanimlayanlara göre ortak hareket edemiyorlar. bu da devlet ve medya üzerinde etkinligi düsürüyor.

tüm bunlara ek globel perspektiften kuzey irak ve türkiyede kendini kürt olarak tanimlayan kisilerin politikasi ile abd ve ab nin uluslarasi politikasi simdilik örtüsüyor.

pasaport varsa sorun yok

Peki ya ehliyet, ehliyet de oluyor mu efendiler?

Kimliksiz hicbir zaman dolasilmaz ki. Ohal oncesi de boyleydi yani. Kimlik yerine gecen belgeler de olabilir, ehliyet, pasaport gibi.

kimlik taşımama ile ilgili cezayı kabahatler kanundan alırsınız ohalden değil.

Uygulama Yöneticisi'ne gir. Tümü sekmesine gel. BadgeProvider uygulamasına Clear Data çek.

Xperia'da marshmallow ile whatsapp için yok oldu o özellik sanırım.

Şahin en çok çalınan araba be abi. Bizim de o tarz bir durum oldu çalışmadı ama teşebbüs oldu atanın camını falan kırdılar düz kontak yapmaya çalışıp becerememislerdi. Bu dediğim bi on sene önce tabii geçen sene dosyan zaman aşımına uğradı diye bilgi yazısı geldi. Çok geçmiş olsun bu arada.

@kablelvuku eyvallah sağolasın. adamın kapıyı açıp arabayı çalıştırması bir buçuk dakika sürmedi..

parçalayıp satıyorlar. türkiye'de orospu evladı çok. geçmiş olsun. sıkma canını önemli olan sağlık.

@komando kani var bende eyvallah..

geçmiş olsun.
iki ihtimal var, parçalayıp satabilirler. bunu yaparlarsa bulmanız çok zor
diğeri ise gezip tozup bir yerde bırakırlar. bu durumda eninde sonunda bulunur.
Polisten birşey beklemeyin, ya tesadüfi ortaya çıkar, ya da kendiniz arayıp bulmanız lazım. Oto sanayi bölgelerini falan şöyle bir kolaçan atseniz belki bi ihtimal.

@dunyanin dans eden sarki soleyen pisligi, eyvallah. Polisten şu süreçte bizim tenekeyi bulması veya ilgilenmesi için zaten bir şey beklemem-bekleyemem. Genel olarak gelen mesajlar ve çevremdekilerin söylemleri, araç 93 tofaş olduğundan parçalama ile uğraşmazlar, bir şey için kullanıp bir yerde terkederler yönünde. bugün kafam da ki olasılıkları gezdim, sanayide dahil, ama nafile.

araba bulundu arkadaşlar. 4 jant lastiği, stepneyi, teybi, hoparlörleri, farları, panjuru çalmışlar. elektrik aksamına biraz zarar vermişler. üzerinde başka bir plaka takılıydı.

Geçmiş olsun, bulunmasına sevindim. "1993 model şahini neden çalar ki bir insan?" Çünkü eski araçlarda immobilizer yok. Yeni araçları anahtarsız götürmek sadece mekaniğe değil elektroniğe de giriyor. Peki başka bir plaka takılı olduğu halde nasıl bulunabildi, merak ettim :)

@testis agrisi, teşekkürler. aracı biz bulmadık. polis memuru aradı, aracın bulunduğunu ve çekici ile belirttiği otoparka çekildiğini, araçta biraz hasar olduğunu söyledi. otopark zaten yedi emin. kaza falan yapmışlardır diye düşünüyordum ama bildiğin sanatsal çalışmış adamlar :) otoparka gittiğimde aracın bizim olduğunu fakat üzerinde ki plakanın bize ait olmadığını belirttim. motor şasi numarasından belli olmuş zaten. ihbar olmuştur herhalde, yani takoz üzerinde bir araç, tekerler yok..

üzerinde ki plaka da bir kamyona aitmiş. olay yeri geldi otoparka parmak izi aldılar arabadan baya. bunlar rutin şeyler mi yoksa bir şeyler mi oldu anlamadım. bizim plakalar yok mesela ortada...

araçtan soğuduk. yürür hale getirdikten sonra satma kararı aldık. 3-5 üzerine koyup tofaş dışında bir şey almayı düşünüyoruz :) evet o şey olanları çalamıyorlarmış *immobilizer :))

Geçmiş olsun. güzel bir araba alırsınız artık. :)

bir şey olmaz. içinde tutma yeter.

gözlerini açmaya ve nefesini tutmaya çalışmazsan bişolmaz.

Şiddetli hapşırırken disk kayması, omurga çatlaması, kaburga kırılması,, dil-yanak ısırma vb. olaylar çok nadiren olabiliyor. Hiçbir tanıdığımın başına gelmedi ama okumuştum öyle bir şeyler. Kadının biri işini bırakmak zorunda kalıp, 'Doktor beni iyileştiremediği için hapşırdım, hapşırınca diskim kaydı' diye doktoruna dava açmıştı.

Ölen de bir kişi buldum. Hapşırığa bağlı sonra beyin kanaması ve kalp krizi geçirmiş ama adamın yaşı 79'muş. Şimdilik o tehlikenin olmadığına yıllık maaşımı koyarım.
www.dailymail.co.uk

Hapşırığın geldiğini hissettiğinizde dilinizin ucunu biraz ısırırsanız hapşırık başlamadan durabilir.

Not: Bahsettiğim şeyin hapşırık tutmakla ilgisi yok, hapşırığı asla tutmayın.

E-devletten çıkarılmış belgenin altında detaylı belge için en yakın askeri şubeye başvurun yazar. Yani internetteki uzatabileceğin maksimum tarihi vermiyor, mezuniyet sonrası şubeden alınmış belgen doğrudur. Yalnız yüksek lisans işleminde kullanırken son 1 ay içerisinde alınmış olmasına dikkat et.

Benim durumumda seninki gibiydi. Yüksek lisans başvurusu yaptığım okulu aradığımda tarih farklılığını sorduğumda elimdeki kağıdın önemli olduğunu söyledi (son 1 ayda alınmış olması önemli üstteki arkadaşın dediği gibi), celp dönemimi sordu kasım dedim bir sıkıntı olmaz o zaman demişti.

adamın dibisiniz lan

evet kullanan pilotlar tutuklanmış. bir yerde polisler götürürken resimleri vardı ama nerde bilmiyorum şuan.

isterseler bambaşka şeyler yapabilirlerdi. amaçlarını arkasındakileri hiçbir zaman tam bilemeyeceğiz. sadece komplo teorileri üreteceğiz.

alkislarlayasiyorum.com

Asker öyle diyor

twitter.com

yahu bırakın şu goygoyu. darbe olsa darbe mi oluyor sorusunu sorma gereği duymazsın, zaten darbe olup bittikten sonra olduğunun farkına varırsın. hadi gençsiniz falan da biraz tarih öğrenin, kafanızı kullanın. cuma akşam saat 10'da köprü kapatıp darbe mi yapılır?

twitter.com bu ne lan

twitter ve sözlük açılmıyor.

valla 21. yüzyılda yaşıyoruz darbeler niye değişmesin diye sormadan edemiyor insan

Bianli yıldırım tarafından kısmen onaylandı gibi.

darbe girişimi var, belli oldu.

@loser blueser la topraam en son ne zaman darbe gordun? 80'den 2016 ya teknoloji ve devir cok degisti.

Paralel "askeri" yapılanmaya bağlanacak, işin ucu başkanlığa çıkacak. Görün.

helikopter uçuyor ankarada. yeni başladı

genelkurmay başkanı öldürülmüş olabilir diyorlar

Trt yayınını da kesmişler

darbe olacak mı bilmiyorum ama girişimi oluyor.

son hafta:

1. rte ve hükümet rusya ile görüştü. dugin gitti. anlaşıyorlar gibi. yani savaşa iştirakimiz bitecek gibi -yani hem nalına hem mıhına durumu bitecek gibi-. yönetim süresinde yaptığı tek akıllı hareket herhalde. hep sıkışmaktan.

ab'den kaçan ülkeleri görüyorsunuz. kimisi kıçını brics'e atmaya çalışıyor.

2. genelkurmay askerlerin yargılanabileceğini söylüyor.

3. genelkurmaylığa saldırıyorlar.


cumhuriyet mitinglerini kim bitirdiyse, bir darbe oluyorsa, o darbeyi de onlar yapıyor. ama yapamayacaklar gibi.

"tsk adına yapılan açıklamada ülke yönetimine el konulmuştur"


edit: kaynak, DHA (dezenformasyon olma olasılığı yüksek yalnız, DHA artık kime çalışıyor ona bakaraktan...)

eksisozluk.com

Lastik azıcık yanmıştır büyük ihtimalle, o dumanın araçtan geldiğini sanmıyorum.

kokusundan anlaşılabilirdi. iğrenç bir koku ise debriyaj balatasından gelmiştir. yokuşta kaldırmaya çalışırken debriyaja yarım basılı yüksek devir balatayı yakmıştır. ama sık yapılmadığı takdirde sorun olmaz. balata uzun ömürlü bi parça.

balata yanığıdır bence de

Soba baca deliğinden gelmeye bayılırlar. Çare koli bandı ve gazete.

İkinci ihtimal apartman boşluğuna açılan banyo penceresi.

Tespitler gayet yerinde.

Soba bacasi tamamen kapali. Emin olunabilir bunda.
Apartman bosluguna acilan banyo penceresi de tel ile tamamen kapali. Tel karelerinin uzunlugu sanirim nanometre ile ifade ediliyordur.



*Bir ara telefonuma baktigimda 2 cevap gorunuyordu ama isim oldugundan bakamamistim. Acaba o silinen cevapta ne yaziyordu, merak ettim.

siz dışarı girip çıkarken girer. tellerde farkedemediğiniz boşluklar olabilir.

Sanirim baska secenek olmadigi icin bunlardan birini kabullenmeliyim. Tesekkurler.

O silinen cevap "nereden" değil "neden" diye okumuş öyle cevaplamıştı :) Karbon dioksitle iz sürdüklerini anlatıyordu.

İki sorum daha var:

-Evde hiç spot lamba var mı? Varsa elini biraz tutsana oraya rüzgar geliyor mu? Geliyorsa, oradan girer.
-Evindeki şalter kutusuna bak, hiç boşluk var mı?

Spot yok evde. Salter kutusuna da baktim simdi ama gayet yerine oturmus durumda.

Cevabi tekrar yazdigin icin de tesekkur ederim. :)

amazon da gümrüğe takılma yok diye biliyorum. eğer gümrüğe takılacak bir ürün varsa gümrük vergisini de sepete ekliyor, onu ödüyorsunuz öyle gönderiyor
diye biliyorum

asbe +1

Myus borderlinx falan kullan, ürünü o adrese faturayı başka bi adrese gönderiyo gibi yaz. Faturayı bulamadık fiyat tespitini şu fiyattan yaptık diye mail gelir sana, o fiyat genelde düşük oluyor böylece vergi de düşüyor veya hiç olmuyor. Myus çok ucuz hatta sadece 10 dolar üyelik bedeli var.

satıcısı amazon olan ürünlerde (varsa) gümrük masrafını hesaplıyor. diğer satıcılara karışmıyor. kitaplar için gümrükte ayrı bir durum yoksa büyük ihtimalle takılır.

eksisozluk.com

amazonun kendisi satmıyor zaten sıfırı 400 dolar, ikinci eli 200 dolar

para vericem vermeye razıyım ama alamıyorum :D

Sepete ekledim teslimat sırasında gümrük vergileri eklenebilir yazıyor. Fatura tutarını görünce gümrükte isterler. eBay falan olsa eski kitap geçerdi.

Birebir aynı cihazlarsa, imaj alıp onu çakmak genellikle iş görür. Bazen görmez. Sen dene hele olmazsa konuşuruz.

İşte tam olarak ne ile ve nasıl olacak bu imaj almak?

acronis true image iş görür. aslında herhangi bir bilgisayar da iş görür. disk klonlama yapacaksın.

en basit olarak acronis ile yapilir. aslinda norton ghost'un bir dos versiyonu bu işi hepsinden kolay yapar ama win7'de bazen sapitiyor.

bu nedenle temiz kurulum yapilip acronis ile yedek alinir. ki bence bu yedegi bir usb'ye degil hdd'ye alin. usb'den klon yapmak hdd'ye gore daha uzun surer ozellikle tum programlar yuklu iken. 4 kisiden 2 kisilik 2 takim olusturun ve 2 hdd hazirlayin. netice de siz ne kadar her seyi tam yapsaniz da. klonlandiginiz windowslarda makine adi, vb. ayarlari yeniden yapmaniz gerekecek.

boyle takimda bir kisi klon yaparken digeri onun biraktigi bilgisayarda ayar yapar.

usb ya da usb li herhangi bir cihazda isiniz cok uzar. hdd'leri kasalari acarak direk sata baglantisindan baglayin. makineler power on durumdaki disk baglanmaz (hot pluge olmadigi surece). bu nedenle klon diski takmandan makineleri kapali olsun.

İstanbul'a saç ektirmeye gelen çok fazla Arap "medikal turist" var artık. İşlemden sonra kafaları aynen böyle oluyor ve birbirinin klonu gibi duruyorlar.

www.google.com.tr

yukarıdaki zorlama cevaba inanma, kimse 30 yaşında olduğunu söylemek istemez hatta geçen geyiğini yaptık arkadaşlarla, 27 utana sıkıla söylersin 30 oldu mu konuyu değiştirirsin.

testis agrisi +1

@testis agrisi +1
@vapur :((

o yaşlara bir gelin espiriyi o zaman anlarsınız:)

@testis agrisi +1
bir ara taksimi işgal etmişti bu tipler. piyasaya ilk çıktıkları zaman o kadar çoklardı ki o kafa bantlarıyla, arkadaşlarla bunlar çete falan mı olum tarikat gibi bir şey falan mı bunlar diye düşünmüştük. gerçekten şaka falan yapmıyorum, ki zaten komik değil.

@vapur :(

otomatik olmuyor o hocu.

yurtdışı işini bilmiyorum, bence yurtiçinde bile sakata gelebilirsin :D

e-devletten bir bak bakaya mısın diye

yaklaşık 1000 lira girmiştir sana. şuan bakaya durumundasın. gbt'ye yakalanma alıp götürürler askere :D benim 3 ay geçti mezunıyetten bakaya düşmüşüm senin gibi düşünüyordum ama evrakları vermem gerekiyormuş. 300 lira kilitlediler.

Bu konuyu bugüne kadar çok araştırdım.

Cebimi polis bile arıyordu.

Okulunu ara ve tecil yaptırmak istediğini söyle. Yazı göndersinler.

Birçok kişiyle konuştum fakat kimsenin yurtdışı konusunda sıkıntı yaşadığını duymadım. En fazla yaptıkları 15 günlük belge imzalatıp bırakıyorlar.

İnan mayıs aru son vicdan-i retçi. O da yurtdışına gidip gelme konusunda tecrübelerini paylaşıyordu. Mahkemelik olmuştu fakat Şu anda ise davayı kazanmış durumda.

Neyse sana diyeceğim şu; tedirgin olma, panik olma ve etrafındaki "git ya nolacak" diyenleri dikkate alma.

Bi problem olursa özelden de yazabilirsin en azından aynı durumda olduğumuz için deneyimlerimizi paylaşırız.

@santral bugüne kadar kimi götürebilmişler söyler misin? Merak ediyorum.
Olmamıştır demiyorum ama merak ettim.

Selam, konunun uzmanı geldi.

Sen şu an yoklama kaçağısın. Zira mezun olunca diplomanla en yakın askerlik şubesine gitmen gerekirdi. GBT'ye denk gelmemeye çalış, seni kimse alıp askere götürEMEZ fakat bir idari para cezası ödeyeceksin ve GBT esnasında kolluk kuvvetlerince tespit edilmiş konuma düşersen para cezan artacak.

Sen şimdi en kısa sürede (mümkünse bugün veya yarın) üniversite diploma aslın, dört diploma fotokopin, nüfus cüzdanı aslın, dört nüfus cüzdanı fotokopin ile askerlik şubesine gidiyorsun. Durumunu anlatıyorsun. Onlar sana aile hekimine git gel bize sağlık raporu getir diyorlar; yani aile hekiminin konumunu da öğren, yarın şaşırma sonra... Askerlik şubesine geri dönüp sağlık raporunu getiriyorsun ve işlem tamamlanıyor. Üzerindeki yoklama kaçağı damgası kalkıyor, GBT düşüyor, resmi bir askerlik tecil tarihin oluşuyor. İdari para cezan 1-2 ay içerisinde adresine tebliğ ediliyor.

ALES'i kaçırdığın için de dövünme, ALES olmadan kayıt alan vakıf üniversiteleri var. Sana vakıf üniversitesi yolu gözükmüş.

alıp askere götürme işin latifesi. zaten üstteki arkadaş durumu açıklamış. ek olarak idari para cezan askere gidince yarıya iniyor.

Sicak suyla yapiyosan yapma, sabun kullaniyorsan kullanma onun yerine sebamed filan olabilir. Bu arada dermatologa gorundunuz mu hic

suda bir sıkınttı olabilir mi? belki şebeke suyuna eklenen dezenfektanlar tetikliyordur?

Sicak su yuzunden olabilir. Banyodan cikinca cilt asiri kuruyor aniden sicak su yuzunden. Ciktiktan hemen sonra kurulanmadan vucut kremi sur.
Beyaz sabun kullanma, evet en sagliklisi o ama malesef o da cok kurutuyor. O yuzden ben de kullanamiyorum kasinti yuzunden.

İçme suyuyla yıkan?

polisitemia vera hastalığında sıcak su ile temastan sonra histamin deşarjına bağlı vücudta kaşıntı olur. bi ara hemoglobin değerlerinize baktırmanızı öneririm. histamin deşarjına bağlı ise antihistamik ilaçlar ile önlenebilir belki ama tabi işiniz acilmiş,bunlar şu an hemen tedavi olacak şeyler değil. banyonuz bittikten sonra bütün vücudunuzu soğuk su ile hafifçe yıkasanız belki biraz faydası olabilir ama bu benim kendi görüşüm, bilimsel bir dayanağım yok

Bebeyağı kullanmayı deneyebilirsin.

Kantaron sür bulabilirsen sabaha etkisini görürsün..

notebook ise fn+ wireless adptör ya da wireless şekli olana tıkla.

büyük ihtimal ile adaptör devre dışı.

Yok ondan değil eminim.

Ağı unut dedikten sonra tekrar bağlanır mısın? Wi-fi şifren senin kontrolün dışında değiştirilmiş olabilir mi?

Sürücü ile ilgili bir sıkıntı olabilir. Sürücünü güncelleştirmeyi deneyebilirsin.

otobüsle kozyatağında in, oradan yürüyerek 10dk filan. iş çıkışı - girişi vakitlerindeyse metroyu kullan.


maps.google.com'a sorsan gösterir :)

Kime sorsan gösterir diyosun :)))

Kozyatağı Metro durağına git, ister otobüsle ister metro ile. Ondan sonra Nidakule'nin olduğu sokağa gir ve onu soluna almış bir şekilde aşağı yürümeye başla. 5-7 dakika yürüdükten sonra caddeye çıkacaksın, caddenin karşısında kalan Modern Camii'yi gözüne kestir. Adıyla müstesna mimarisi ile dikkat çeken bir camidir. Bu sefer de onun olduğu sokağa gir ve onu soluna alarak aşağı doğru yürümeye başla. 5-10 dakika içerisinde sağında kalacak KKM.

Not: Metro ile gidersen Odeabank tarafından çık.
Not2: Nidakule ruj'a benzeyen bir gökdelen.

burada full anlatılmış..
www.kozzyavm.com

Komik olan bölümün sonundaki teşekkür listesine de yazmamışlar, ayıp ya.

volfied

Bi an heyecan yaptım ama yok, biz bir insan köylüydük :(

hahaha volfied ne alaka lan, ne zaman böcek yumrukladın volfiedda?? :D

oyunu sanırım biliyorum ama adı benim de aklıma gelmedi. cd'siz kurulumu da oluyordu diye hatırlıyorum.

Böyle cevap yazıyorsunuz ben heyecanlanıyorum :( Resmen oyun kayıp.

Modem arayüzünden bu değerleri bulup yazar mısın?

noise margin upstream/downstream
output power upstream/downstream
attenuation upstream/downstream

Türkçe:

Gelen Veri Hattı Zayıflaması (dB)
Giden Veri Hattı Zayıflaması (dB)
SNR Sınırı (dB)
Hat Zayıflaması(dB)
Güç (dB)

@testis agrisi prntscr.com

vdsl in sıkıştırma methodları vs farklı o yüzden adsl le 5 mbit aldığın hattan vdsl le 24 mbit alabilirsin. fark etmeyen tek şey yine sürekli kopmalar vs ler olacak. 24 olmasa da 10-12 verebilirler gibi sanki. daha ucuza geliyorsa düşünebilirsin

Lim5 bir ara bu değerleri zehir gibi biliyordum çünkü internetim sorunluydu, telekomdakilerle tartışıyordum bu değerler üzerinde. Şimdi hangisi yüksek olunca olumlu hangisi düşük olunca olumsuz bunu karıştırdım, biraz forum tarayabilirsin bu konuda.

washe'nin de dediği gibi vdsl daha farklı, mesela adsl2+ demek max 16 mbps hız demek, gelgelelim modeme 20 mbps vdsl sinyali yollanırsa bu sefer de adsl modem kaldıramadığı için kopar, sen sanırsın ki hattım yüksek hızı kaldırmıyor aslında tek gereken vdsl teknolojili modemdir falan.

en iyi hükmü, evine cihazla gelip ölçecek saha yetkilisi verir, superonline'ın öyle çalışanları var mı bilmiyorum. umarım yardımcı olabilmişimdir. ama kaygını anlıyorum, ürün satmaya da çalışıyor olabilirler :(

Benzer bir durumum var benim de. 4e 5e sabitliyorlar saçma sapan. Sorsam 50mb vdsl kullanabiliyorum ama.
Bu arada bana sürekli apartmandaki kutudan eve kadar olan kablolarda sorun olduğunu, onları değiştirmenin sorumluluğunun da bana ait olduğunu söylüyorlar. Değiştirip görücem bakalım. Bir faydası olursa yazarım buraya.

@washe 10 lira ekstra ödememiz gerekecek. Bir de biz kontratsız başvurmuştuk, bir baktık kontratımız olmuş 24 ay. Üzerine bir de ekstra ödemeye değmezse hiç girmeyelim.

@naberabi Aynı durum aynı. Bize de apartmandaki kablolar uyduruk dedi bakmaya gelen eleman. Değiştirirsen haber ver. Biz değiştirirsek de sana yazarım. Başlarından savma metodudur belki.

abi ne desem boş. bakır kabloya güven olmaz. daha iyisi olacak derken başına daha da büyük iş açabilirsin. olur da bi dene istersen ama kesinlikle ve kesinlikle tahahhüt verme. ben bi süre deneyim olmadı eski haline dönmek istiyorum diye söyle. onun için de sana ekstra bişi sokmasınlar

taahhut icerisind ust pakete geçmişsin gerekirse geri donebilirsin. rahat ol. bu arada superonline turkcell'in biliyorsun. verdigin faturadan ensar vakfina para gidiyor aklinda bulunsun.

teknik olarak da ben ttnet'in elemanlarini daha basarili buluyorum. hic degilse eve gelip ölçüm yapan kisiler daha donanimli. ayruca superonline ttnetin altyapisini kullaniyor zaten. vdsl isin icine girerse mumkunse ttnet'i tavsiye ederim.

superonline her ne kadar daha profesyonelmis gibi gorulse de ben ttnetle her sorunumu bir sekilde hallettim. superonlineda ise hep duvara tosladim. evet ikisini ayni anda kullandigim donemler de oldu.

biraz ileride (kartal yönüne doğru) FSM hastanesinin üstgeçidi var. yürünmeyecek bir mesafe değil.

o geçit açık değil mi hep?

metronun sağlı soluu girişlerine kepenk indiriyolar diye biliyorum ben

Geçit hep açık.

eskiden kutuphane neredeyse bilim oradaydi hocam.. malum, zamaninda matbaa olmadigindan her kitap ve her kopya tamamen elle yaziliyordu. bu da onlari ve bulunduklari kutuphaneleri son derece kiymetli kiliyordu.

Abbasi - Bizans ilişkisi salt savaş üzerine kurulu değildi. Halifeler ve imparatorlar arasında görece ılımlı ilişki geliştirenler de olmuştur. Elbette kardeş veya dost değillerdi; ne var ki barış zamanında da birbirlerine hediye alıp veriyorlardı. Bazı halifeler, özellikle imparatorluk arşivlerinde bulunan eski yazmaların bir kopyasını aldırıp Beyt'ül Hikmet'te Arapça'ya çevirtiyorlardı. -Bazıları da istila edilen bölgelerdeki mevcut kitaplıklardan ele geçirilmiştir- Haliyle İslam Dünyası Arapça'ya girmiş, üstüne düşünüp tartışılmış bu fikirlerden etkilendi.

merhaba. çok üstünkörü hatırladığım iskenderiye kütüphanesi'nin amacı yeryüzündeki her yazmanın bir kopyasını edinmek. mısıra giren her yazmayı kanun gibi kopyalayıp geri veriyorlar diye hatırlıyorum ama semerkanttan mı, arapların gözünden haçlı seferleri kitabından mı emin değilim. bu arada konuyu seviyorsanız "agora" da güzel film.

Ben hala kalkmaz diyorum.
Olur da kalkarsa kalktigi gun aninda bir bilet alirim kutlama mahiyetinde:)
Ama kalkmayacak.

ya vizeler kalksa biletler pahalanır zaten, yine öyle hoop alıyorum bileti yapamayız gönül rahatlığıyla gibime geliyor.

ben de ya kalkarsa diye vize almayı erteliyorum. bir umut bizimki tabi

haberlerde "İŞTE CHP'Lİ VEKİLİN AHLAKSIZLIĞI!! HALBUKİ TAYYİP SÜPER!!" falan da diyolar. haberlerde ne demesini bekliyosun ki, "yok knk ya kalkmaz" mı diyecek yalakalar?

3 sene sonra kalkacak deseler inanmazdim da haziranda kalkabilir bence. sonucta turkiye'ye ihtiyaclari var bu multeci konusunda. akp bunu kullanir bence.

Cok da pahalanmaz diye dusunuyorum, 2 katina cikacak degil ya. Halihazirda vizesi olmayan insan icin karli olur vize harcini dusunursek bence.

Mümkün değil. Öngörümü yazıyorum, olma eşiğine kadar giderse eğer bir vaka gerçekleşecek ve onun "yüzünden" kalkmayacak.

kalkabilir çok büyük mevzu değil. vize kalktı diye akın akın insan avrupaya gitmeyecek. gene parası olan insanlar gidecek. şu an sabit bir işi geliri olan adam vize alıyor zaten.

avrupa dagılacak zaten bombalar bol bol patlar orda bosuna gitmeyin

ulan bi an sadece finallere mi kalacaz acaba düşüncesiyle gelen tek ben miyim? açmayın abicim şöyle başlıklar, gece gece kalp krizi geçiriyordum valla. zaten bütleri kaldırıyorlarmış, bir de vizeler giderse iyice boku yedik demektir.

esas konuya gelirsek valla benim kesin bi bilgim yok ama zor gibi duruyo, bi umut işte.

bence kalkınca da her bordo pasaportluya değil de atıyorum iş ziyareti yapacağını gösteren işadamına vs kalkacak. turistik için kalkmaz bence

solcular düdük oldu gene:)

valla almanyada bile butun radyolarda street tv'lerde falan bunun haberi donup duruyor gun boyu ama bence bize kucuk surprizler yapacaklar bu olayin kapsami konusunda. mesela turistik icin kalkacaksa max 1 ay kalkacak veya turistik icin hic kalkmayacak ama is seyahatleri icin kalkacak vs gibi.

Kalkabilir. Zaten karşılıklı olarak hedeflenen kalkma tarihi 2017 yılıydı(AB müzakereleri dahilinde), bunu bir sene öne almak çok da büyük bir olay değil.

kalkabilir dedim daha once fakat davutoglunun istifasindan sonra kalkacagina inancim azaldi. tayyip konusmaya basladi yine yolumuza gideriz filan diye.

@masumiyetkarinesi,

reisinin çıkışına ne diyorsun düdük?

kimileri de bu savaş aslında hiç olmadı der, tarih bu, elbette de tarihimizi yazarken bu tarz tatsız olayları aktarmıyorlardır diye düşünüyorum, sonuçta kimse çocuklarına kendi tarihini bu şekilde öğretmek istemez. soruna cevap veremiyorum, binlerce gencin askere alındığı bi ortamda %54 gibi bir kitle bile yeterli bence savaşı kazanmak için.

celal şengörün bu konuda bahsettiği yer youtu.be

Şu unutulmamalı, işi salt askerlik olan profesyonel bir ordudan bahsetmiyoruz. İçinde milis, köylü, çocuk da var bunların. Sen kendi yerel bölgende düşmanı taciz edersin, saklanırsın vurkaç yaparsın, sonra dağa ovaya çekilip dinlenirsin. Bu seni asker yapmaz. Sen milissindir. İş meydan savaşına geldi mi, kurgu tamamen başkadır. O yüzden bu kadar kişinin cepheyi terk etmesi hem normal değil hem de "görece" normal.

Sakarya konusunda emin değilim ancak Yalçın Küçük, balataları sıyırmadan önce yazdığı sağlam kitaplarından birisinde "2. İnönü Savaşı'nın hiç yapılmadığını" iddia ediyordu. Bu gibi resmi tarih tezine aykırı durumların araştırılması elzem.

Ordudan kaçmanın o dönemde çok yaygın olduğu söylenir, elbiseleri alan gidiyordu derler. Hatta ilk TBMM tutanaklarında "efendiler biz orduyu değil, milleti giydiriyoruz" denerek bu konudan epey şikayet edilmiş. Dolayısıyla mümkün.

Bu arada, Yunanca vikipedi sayfasının Google Translate ile İngilizce çevirisi:

goo.gl

istiklal mahkemeleri bosuna kurulmadi, asker kacaklari orada yargilandi. bir de su var, diger gruplari ceteleri vs'leri destekleyenler de var. ha bir de neye gore asker secimi vardi, sadece turkleri mi cagirdilar bilmiyorum. dogudaki kurd asiretlerinin bir kismi destek verirken bir kismi vermemis. rumlar cagrildi mi burasi da muallakta. yunan ordusunun yarisi, anadolu rum'u diye biliyorum. hatta mesur bir video var, izmirli bir rum ile mustafa kemal'in karsilasmasini anlatan. alkislarlayasiyorum.com

Tavsiye ederim, guzel bir video. ataturk'un gozlerinden birinde sorun oldugunu ilk defa burada duymustum. bir gozunun takma oldugunu soyluyorlar, savaslardan birinde kaybetmis.

emrah serbes
barış bıçakçı
hakan günday

Hakan Günday çok karanlık kaçar ona, Barış Bıçakçı'nın hangi kitabını önerirsiniz?

alper caniguz'le murat mentes'i ben cok eslestiriyorum halbuse,
bahadir cuneyt yalcin deneyebilir. kelime oyunlari fena degil ama alper caniguz kadar zeka fiskirmiyor.

Barış Bıçakçı diyecektim ki yazılmış.

sinek ısırıklarının müellifi
bizim büyük çaresizliğimiz

barış bıçakçı - bizim büyük çaresizliğimiz
hakan bıçakçı - doğa tarihi

Bahadir cuneyt yalcin + 1

passiflora şurup biraz rahatlatıyor.
bir de ben akşamları yatmadan bir mum yakıp 5-10 dk meditasyonumsu bir şey yapıyorum, zihnimi rahatlatıyor.

ama ilaç kullanmak istiyorsan doktora git, kafana göre kullanma derim.

geçmiş olsun. papatya veya melisa çayı deneyebilirsiniz. melisa çayı daha etkilidir. ancak dikkat ediniz sürekli kullanımda melisa çayı bağımlılık yapabiliyor haftada en fazla 2-3 defa tüketiniz. uyku getirir ve beyni rahatlatır. bu tabii en temel ve legal olan yöntemlerden biri. illegaller hakkında yorum yapamayacağım.

melisa çayı iyi gider.

tabi bana kalırsa etkileri yok etmeye çalışmaktansa sebeplerin üzerine gidilmeli.

Tarzına göre bir bilgisayar oyununa sarabilirsin.

koş

Beyni uyuşturmak ve stresten arınmak farklı şeyler.

Aç 9GAG/Imgur/Reddit'i, yerinden bile kalkmadan kesintisiz 3-4 saat takıl. Beynin öyle bir uyuşacak ki, o akşam kendine gelemeyeceksin.

Peki beyni uyuşturmak stresini azaltacak mı? Kesinlikle hayır. Beyin uyuşukluğu vücut için çok "rahat" bir şey, bir süre sonra başka hiçbir şey yapmak istemiyorsun. Bunu rutine bağladığın an sosyal hayattan kopmaya başlıyorsun zaten.

Açık havada yarım saat koşmak çoğu depresyon ilacından daha etkili. Çık, koş. Tek düşündüğün şey "yarın ne tarafta koşsam" olsun. Ertesi gün 40 dk koş. Ne kadar rahat bir uyku çektiğine sen bile inanamayacaksın.

Beyni uyuşturmak seni zombiye dönüştürmekten başka hiçbir işe yaramaz. Koş, ağırlık kaldır, kick-boks yap. Her nefeste daha iyi hissedeceksin.

Aynı uygulama bende de var ve 40 mb görünüyor. Bayağı da kullanıyorum üstelik.

Önbellek ve datayı temizleyin, sıfırlanmış gibi olur. Uygulamalar öyle şişme yapabiliyor.

sorsaydin da bu sefer "son gunlerinde niye olumden konustum, niye az da olsa yuregini ferahlatmadim" diyecektin kendi kendine.

allah sabir versin.

Bence bunun icin kendinizi suclamayin. Yapsaniz da degisecek bi sey yoktu. Aksine bence biliyor olmasina ragmen sizin boyle bi seyi soylemeniz onu cok daha uzerdi. Hem sizin icin hem kendi icin. Uzman falan degilim allah rahmet eylesin. Mekani cennet olur umarim. Allah esirgesin ama benim de basima boyle bi sey gelse heralde ben de karsimdakine artik kurtulus yok demezdim. Diyemezdim en azindan. Nasil denir ki bu yani? Hadi desen ne olacak ki? Yani karisik bi sey. Yasanmadan bilinmez ama siz kendinizi suclamayin bunun icin.

Başın sağ olsun. En güzelini yapmışsın.

İnsan gözünün önünde duran acı gerçeği kabullenemiyor, yakıştıramıyor. Biliyorsun ama kabul edemiyorsun ki. İçinde sürekli bir umut oluyor, çıkmadık candan ümit kesilmiyor. Ümit kesilse bile "3 gün daha yaşar, 5 gün daha yaşar" diye insan kendi kafasında da o süreyi uzatmaya çalışıyor. Birine öleceğini rahatlıkla söyleyebilmek için hem bunu kendinin kabullenmesi gerekiyor, hem de karşıdakinin bunu duymasına iki taraflı hazır olmak gerekiyor. Bu tarz şeyleri açık açık söyleyebilmek, ölmek üzere olan kişiye kalıyor. O kişinin öleceğini anlayıp kabullenmesi ya da önlem alarak "Ben olmayınca şöyle şöyle yapın" demesi gerekiyor. Başınız sağ olsun.

başınız sağ olsun. bence de doğru olanı yapmışsın. bencillik etmemişsin.
şimdi belki önünde harita ya da bi tavsiye yok diye daha zor senin için ama o zaman için de gerekeni yapabilmiş biri olarak doğru yolu bulabileceğine inanıyorum.

sabırlar diliyorum.

Başınız sağ olsun, insan ölüm karşından bu kadar aciz işte, sorgulamayın kendinizi eminim elinizden geleni yapmıştınız.

Başınız sağ olsun.

Ne dersen de, ne konuşursan konuş, öldüğünün ertesi günü arar insan anneyi. Hep büyük bir eksiklik olur zaten. Şimdi kendi ayaklarınızın üzerinde durduğunuzu görmek, annenizin daha çok hoşuna giderdi.

Hastaların iyileşmesinde iyi telkin, iyi düşünmek çok önemli. Durum çok kötü de olsa, %100 inanmasanız da elbetteki "iyileşeceksin" demeniz lazım. Artık son aşamaya gelmişseki o zaman zaten doktorlar "eve götürün" diyorlar, o aşamadan sonra gerçekleri konuşup, vedalaşmak lazım...

çünkü moral vermen gerekiyor, o da biliyor belki ama yine de bunu söylemeni beklediğini düşünüyorsun.
bide kendin bile inanamıyorsun, benim de babam giderek kötülemişti, en son yoğun bakıma alıyorlardı ben hala iyi görünüyorsun hem bak burası senin için daha iyi daha steril falan diye saçmalıyordum, kız delirdi iyice diye düşünmüş bile olabilir ama olsun. ölüyorsun demek çok korkunç, böyle ölümü beklemesi çok daha korkunç..
başın sağolsun.

Cunku "oleceksin" demek senin gorevin degildi. Bir evlat olarak yapabilecegin en iyi seyi yapmissin

Basin sagolsun

başın sağ olsun. hem en güzelini hem en mantıklısını yapmışsın, bilemezsin belki senin yalanlarla bile olsa moral desteğin, sürekli yanında olman, son zamanlarda tedavisinin sürmesi ömrünü uzatmış bile olabilir. eğer anne sen öleceksin gel doğruları konuşalım desen acaba ömrünü kısalttım mı diye düşünecektin ondan hiç kurtulamazdın. annen zaten öleceğini biliyorduysa söyleyeceği her şeyi söylemiştir. annesiz yaşamak çok zor ama bundan sonra hayatında hep en mutlu olacağın şeyleri seç, her annenin de çocuğu için isteyeceği zaten odur.

annemin sağlığı yerinde ama ben ona sık sık "çocukların nasıl bir yol izlesin nasıl yaşamamızı istersin biz sensiz napacaz" diye sorarım. yani ölüm döşeğinde sormanın pek bi anlamı yok. yaşarken sormak lazım böyle şeyleri. hayatın her anında akıl danışmak. yani anneyle babayla birlikte yaşamak lazım. şu anda kaç kere yapmamasını söylememe rağmen yine de evin içine çamaşır asan anneme duyurundan bahsettim, "hiçbi anne ölüm döşeğinde de olsa oğlunun üzülmesini istemez. napıyım olm bu çamaşırları yıkadım ıslak mı kalsın. dışarda yağmur yağıyor. üstünü giyinsen eline bi şemsiye alsan yavaş yavaş yürüye yürüye gitsen marketleri dolaşsan, gözüne güzel görünen meyveden sebzeden birer kilo alsan, dönüşte de fırından iki tane sıcak ekmek alsan gelsen nolur hayırsız oğlum? kime ne faydası var şu internetin.." dedi.

başın sağolsun. öyle dediğin gibi olmayabiliyor. babamı kaybettiğimizde doktorların da telkiniyle babam hep iyileşeceğini sandı. o kadar hastaydı ki günün büyük kısmını uykuda geçiriyor ama yine de iyileşip hastaneden çıkacağını ümit ediyordu. konuşmamakla iyi yapmışsınız. konuşmak bencillikten başka bişey olmazdı...

Sen doğru olanı yapmışsın. O durumdaki kadına öleceksin denmez. Yalansa yalan aq, o bilmiyor mu sanki durumun farkında değil miydi. Elbette biliyordu. Orda en ufak bi umut ışığı, güzel iki söz, sizden gördüğü yaşama enerjisi, mutluluk belirtisi ona çok iyi gelmiştir eminim. O an tek ihtiyacınız olan şey mutlu olmaktı başka türlüsü düşünülemezdi. İnsan o durumda çevresinde asla o şekilde konuşan insanları istemez, kaldı ki senin umutsuz üzgün durmanı görmeye tahammül edemez. Senin yaptığın şey yanlış değildi. Boşuna üzme kendini. Başınız sağ olsun.

açık açık konuşmaman iyi olmuş +1
huzur içinde yatsın.

kuran da da ölümcül hastalara yalan söylenebilir denir.

İnsanlar o durumdaki anne babalarına miras muhabbeti açıyorlar, sence daha mı iyi?!
Yoğun bakımda kalması senin suçun değil, insan en yakınındakine ölümü yakıştıramıyor hep iyileşeceğine dair bi umudun oluyor. Evde olsaydı "hastanede bakılsa daha çok yaşar belki iyileşirdi" dicektin.
Emin ol herkesin yapmak isteyip yapamadığını yapmışsın. O senden razıdır eminim.
Mekanı cennet olsun.

ya siz fazla etkileniyorsunuz ya da ben az etkileniyorum.

dün sabah nasılsam şimdi de öyleyim. haberlere kendimi bildim bileli fazla bakmam, bugün öğle arasında şu kadar kişi ölmüş filan diyince ne kadar kişinin öldüğü hakkında bilgim oldu.

(bkz: aglarsa anam aglar gerisi yalan aglar.)


turkiyeyi elitist turkler milliyetci diye kucumser ama turkiye gocmen ulkesi olan avustralya kadar, kanada kadar bile birlik beraberlik saglayamayan bir toplum yapisina sahip. dusun bir bomba patliyo ulkede, bir taraf seviniyor, bi taraf uzuluyo. boyle ulke mi olur?

turkiyenin bolunmesi kalici huzur icin sart.

görsel ve yazılı medyadan izole olmak. bu tip durumlar için bireysel olarak yapabileceğimiz şeyler sınırlı. çaresizlik bizi bu durumda hissettiriyor. benim evimde tv yok. yıllardır izlemem. bu en azından bünyenizdeki ani dalgalanmaları engelleyen bir durum.

kardeşim bir kaç metre ötende bombalar patlıyor ve sen etkilenmiyorsan bir siktir git doktora görün. dün sabah nasılsan ve bugün de öyleysen ve şu kadar kişi ölmüş "falan" diyorsan bir siktir git vicdanını siktiğim. bir de marifetmiş gibi gelmiş buraya yazıyor.

www.youtube.com

benzer bir şekilde ben de danışacaktım..Gözlerim doluyor haberlere bakdıkça düşündükçe..yapmam gerekenler var hayat devam ediyor ama ben mental olarak toparlanamıyorum. sevdiklerim o şehirde ve benim içim hiç rahat değil..elim kolum bağlı olması ve her an bir şey olabilir ve ben yanlarında değilim düşüncesi... Hiç bir işe kendimi toparlayamıyorum. Sakin olmaya çalışıyorum, artık takip etmeyeceğim diyorum ama umursamaz olunca da kendimi daha kötü hissediyorum. insan umursamamazlık yapamaz ki bu durumda.. bilmiyorum ne yapsak?

fakyoras
+0,5 kısmen katılıyorum

olaylara kendini kaptırdığında akıl sağlığını kaybedecek duruma geliyorsun. hayatımda eyleme katılmamış ben 3 sene evvel parkta elimde tencere tava nası cama çıktım bilmiyorum. ha ucu bi gün bize de dokunabilir tabiki tepki koymak gerekir ancak kendimizi de kaybetmememiz gerek. biticek bi gün bu zulüm sabırlı olmalı.

anetteblogzamazingo.files.wordpress.com

1 ay önce de bomba patladı. Geçen 3 hafta akıl sağlığını nasıl korudun? 1 hafta idare et, git uyu falan, unutursun sonra. Ateş düştüğü yeri yakar. Orada bile en fazla 2 3 ay. Orta doğu ülkesiyiz, politika ve güzergah belli. Normalleşiyor katliamlar malesef.

fakyoras +1

arkadaşlar, olan bitenden etkilenmiyor olabilirsiniz. karakter, yapı meselesi veya hayat görüşü olabilir bunun sebebi. bunu yargılamam, ancak siz etkilenmiyorsunuz diye başkalarının etkilenmesini garipsemeniz, haliyle, oldukça anlamsız.

daha önce nasıl akıl sağlığımı koruduğum sorulmuş. 31 mayıs 2013 öncesi zaten olan bitene bir perdenin ardından bakıyordum. terörse, lanetleyip hayatıma devam ediyordum. polis cinayetiyse, çok hatırlamıyorum ama, büyük ihtimalle sorgulamadan geçiyordum. ortalama bir farkındalık ve hümanizmle hayatıma devam ediyordum.

sonra gezi oldu, işte o zaman toplumsal olaylarla ilgili ciddi anlamda düşünmeye ve okumaya başladım. o zaman chomsky'yle, zizek'le tanıştım. o zamandan sonra da terör eylemlerinin failinin kafayı sıyırmış bir teröristten ibaret olmadığını, ölen insanların gerçekten nasıl el birliğiyle ortak çıkarlar çerçevesinde öldürüldüğünü anladım. düşündükçe de daha akıl almaz ve katlanılmaz oldu, çünkü yapım gereği her zaman insan seven, yardım etmeye çalışan ve küçüklükten beri hayali ufacık da olsa bir şeyler değiştirmek olan birisi oldum.

dolayısıyla zaten sadece kendi ülkemde değil, tüm dünyada olan bitene ve insan hayatına ve hikayelerine ilgi duyuyorum ve bunları takip ediyorum. bunlara göre bir duruş sergilemeye çalışıyorum. hiçbir şeye alışmıyorum, alışmak istemiyorum ve olan bitenleri kanıksamıyorum. en önemli ilk adımın da bu olduğunu düşünüyorum ve bundan vazgeçmiyorum. ama zorlanıyorum.

ve açık konuşmak gerekirse, orada burada 'millet alıştı', 'herkes normal hayatına dönecek' gibi açıklamaların normal hayata dönmekten daha tehlikeli ve zedeleyici olduğunu düşünüyorum.

şimdi, bazı insanlar algılarını olan bitene kapatıyor olabilir, durumlara serinkanlı yaklaşıyor olabilir. ama bu, etkilenenlerin samimiyetinin sorgulanmasına sebep değil. çünkü insanlar duruş olarak acının ve ihtiyacı olanın yanında olmayı seçmiş olabilir, yalnızca zaman zaman gücünü kaybetmiş hissediyor olabilir.

kopuk mu yazdım, cümleleri mi devirdim bilmiyorum. ama yazarken aklımızı kaybetmemek için neye ihtiyacımız olduğunu hatırladım. dayanışma.

teşekkürler herkese.

www.youtube.com

521512521 kere geçtiğim yerlerin 2.sinde 5 ay içinde bombalar patladı ve 200 kişi öldü.biri de çıkmış siz fazla etkileniyorsunuz diyor.uzaktan davul sesi hoş geliyor tabi yarın kendi geçtiği yollarda da 2 bomba patlayınca gelir başlık açar buraya haspam.

Bilgileri bir kere verdiyse geri alamazsın.

O bilgileri MAC adresiyle beraber kayıt etmişlerdir. Sizin artık yapabileceğiniz tarayıcının çerezlerini silmek.

bir şey olmaz 6 ay sonra silinir hepsi. kimse görmüyor merak etmeyin ya da görse de umurlarında olmuyor. kardeşiniz adriana lima falan değilse sıkıntı yaşamazsınız.
her gün yüzlerce kişinin böyle bilgisi alınılan bir yerde arkadaşım var. Ondan alınan bilgidir.

Neden kritik diyen arkadaş: malumunuz, iki kelime yazıp gözaltına alınan insanlar var. ben de iki haber okudum, iki mesaj yazdım, video izledim diye tırsmak istemiyorum ama gereğinden fazla telaş yaptım sanırım.

Sen bu evham ile nasıl gelebildin bu yaşa kadar?

amma buyutmussun, genel prosedur bu. evindeki internetle yaptigin her sey de loglaniyor isp tarafindan. bugune kadar bir sey olmadiysa bir daha da olmaz.

yasa gereği kaydetmek zorundalar. sıkıntı yok. bizim şirkette bile kaydediyorlar.

sen evden girince de ip numaranla aninda ogrenebilirler siteden bilgiyi alip. o adamin internetiyle girip suc islesen onun kapisina dayanacaklari icin boyle bir onlem almislar. 50 yasindaki ayse teyze hangi haber sitelerini okuyor diye merak etmiyorlar korkma.

İnsanlari icraatleri ile degerlendirmek mantikli da akraba ile degerlendirmek deli sacmasi. Babamla bile fikirlerimiz farkli kavga edebiliyoruz, kuzene yigene deginmiyorum bile.

Cani sikilinca fuze de attirabiliyor guneyden.

tc'de yasal bir partiye üye olmak "pkkya adam vermek" değildir. bu mantığa göre her akp'li hırsız, her mhp'li katil mi oluyor?

Ailesinin ne yaptığı kendisini kesinlikle bağlamaz, bireydir. Fakat beni şu bağlıyor, istifa etti, bir siyasi partiden adaylığını koydu, sonra RTE "olmaz" dedi, vazgeçti. İstihbarat teşkilatının başısın, siyasi partiye aday oluyorsun. Olmayınca da geri dönüyorsun. Şimdi tam olarak ne yaptınız burada? RTE ile yıllarca beraber çalıştın, sen onun "sır küpüsün" fakat bu konuda göstereceği reaksiyonu bilmiyorsun öyle mi? Mümkün değil, bir kozlaşma oldu orada. Ne olduğunu, 22 sene sonra okuruz, yaşıyor olursak.

Bu arada kendisinin döneminde eski genelkurmay başkanı İlker Başbuğ terörist olarak tutuklanmıştır. Bu şu demektir, bir terörist bu ülkenin bütün ordusuna hakim olabiliyor sen görevdeyken. Sonra, hakimlerin terörist olduğu (FETÖ) ortaya çıktı. Bu şu demektir, ülkenin en kılcal damarlarında orduya kumpas kuracak bir terörist örgüt gelişebiliyor sen görevdeyken. Nereden tutsan elinde kalıyor.

Hendek, mayın, Oslo, füze, böcek olaylarına hiç girmiyorum bile.

ya başlatmayın yasal partinizdden hdp nin yasallığına sokayım, bal gibi terör örgütünün siyasi kanadı faysal sarıyıldız gibi döl israfına bak yeter ne bok olduklarını anlamaya. insanları salak yerine koymayın artık cidden yeter, bomba patlar pkk yapmadı kim yaptı pkk nın alt kolu olan tak yaptı demek ki pkk yapmamış. oğlum siz insanları salak mı sanıyorsunuz yeter lan. bu adamın kürt olduğu doğru mu? doğru. sülalesi pkk ya dağa adam yolluyor mu ? yolluyor. etik falan demiyorum zira ülkeyi yöneten sırtlan sürüsünde etik ya da ahlak yok ama insan rahatsız oluyor. ben nesine güveneyim lan bu herifin? yukarıdada denmiş bu adamın başa geçtiğinde ülkenin genelkurmay başkanı terörirst olarak tutuklandı fetö tayyibede sarmasaydı kimsenin umrunda bile değildi olan biten ortuyu çökertti ges genelkurmaydan mit e geçtiistihbarat kesildi, milletin roboski roboski diye ağladığı sınırdaki mevzuda yine mit in verdiği yanlış istihbarat başrolde pkk nın bu olaydan sağladığı faydayı yazmaya gerek var mı? bir bu adam bir de yine bir kürt abdulkadir aksu denen adam ne zaman başa hgeçti bu ülkenin başı beladan kurtulmadı ana avrat övsem adresimi bulur gelir hesap sorar sevgili mit şeysi, ülkede terörirstler fink atıyor gık yok. turizm krizi diyordunuz ya hah 2 3 yılı daha silin turist murist gelmez bu ülkeye batıya gelip turist sikme peşindeki barzolarda yansın derdine. amk ülke sirk gibi diye boşuna demiyorum terörist yandaşı tece yazıcı lavuklar hala insanları salak yerine koyuyor. hdp lilerin alayı pkk lıdır arkadaş yetti artık be.

oluyo öyle çok şaapmamak lazım

öyle değiliz.

@galandar kostümü

mirc mi kullanayım?

Sadece buna bağlamıyorum; gelgelelim şu entarimin reklamını yapmadan edemeyeceğim.

eksisozluk.com

Bağlantısı şöyle oluyor, ev araba varsa sunduğun güvenlik geometrik olarak artıyor. Güncel Türkiye toplumunda arabanın bu kadar yücelmiş olmasının bununla ilgisi var.

Görmemiş bir toplum olmamız da elbette alakalı, sadece farklı bir bakış açısı fırlatayım dedim.

@testis agrisi

güzel bir tespit

çünkü kendine güvensizler. zeki değiller. çakallar... tabii ki tüm türk kızları böyle değil ama çoğu malesef böyle. hatta bu "ev araba" mevzusunu espri olarak söyleyenler var ama onlar da aslında gerçekten böyle düşünenler...

yabancılar öyle değil. çünkü kişilikleri çok küçük yaştan oturmuş, zekiler, çalışkanlar. kendi ayaklarının üzerinde duracağını bilirler. kimseye bağlı olmak zorunda değiller. feleğin çemberinden çoğu kez geçmiştirler ve yaşları ne kadar genç olursa olsun olgundurlar.

ben 3 gun once sana canli yasadigimi soyleyeyim. ismi lazim degil bir portaldan konusuyoruz... ilk pencerede normal muhabbeti acti sonra ne olduysa ikinci pencere acti buradan da baya sex icerikli falan tahrik mesajlari yaziyor. dedim iyi misin?

iste yaramazlik vs. yapalim edelim. dengesiz olduguna kanaat getirdim. dur bakalim nereye gidecek ? diye de konusma uzadi falan. neyse ablamiz "ILGI MANYAGI" cikti zaten tahmin ettigim gibi. ben zaten her saniye bir insani sıkmamak icin de yazmam. yazmaya deger seyleri yazar konusurum vs. isim gucum de var haliyle bu gelmis bana "ILGI GOSTER" diye devamli yaziyor. opucukler, yok telefonda son mesaji atinca birlikte uyudugunu sanmalar falan (kendisi de guya uni son sinif) dedim senin yasin kac ? bu yazdiklarinin akilam mantiga sigdigi bir sey var mi?

eveledi geveledi falan... zaten bundan oncesi bir suru manyakla tanistim da boyle insanlar da var. hakikatten tiksindirici. burada bunun bir gramini bir erkek yapsa, yerden yere vururlar. ha bir de telefon numarasini da tutturmasi ayri dava.

bu ve bu tur insanlari normal kategoride degerlendirmemek gerekiyor.


diger konuya geleyim. bunu sozlukte de yazdim, insanlar iliski nedir? iliski kurmak kavramlarini bilmiyor. ya eski yasanmisliklarini yaninda tasiyip, ilk erkek arkadasina öç alma gibi surundurme sekline ceviriyor ya da kendini ulasilmaz biri yapip karsisindakini surundurme islerine giriyor. bu zaten iliski degil, tamamen "RUH HASTALIGI"

iliski yasayan insanlar iletisim kurabilir, mantikli hareket edebilir ve uzlasabilir.

NOT: Eger imkanin varsa ozellikle 2000 ve sonrasindaki antipdepresan kullanim istatistiklerini bulmaya calis. Gunumuzde antidepresan kullaniminda ciddi artis var. Insanlar kendilerine cikis yolu bulamiyor.

Yurt disinda yasiyorum (bu yasadigim 3. ulke). Turk kadinlari cok daha tahmin ve manipule edilebilir geliyor bana. Cogunda 3 cumlesinden 4. cumlesini tahmin edebiliyorum, ya da istedigim sekilde dusunmesini saglayabiliyorum ama yabanci kadinlarda bunu genelde yapamiyorum.

Turk kadini yonunde evrimlesmisim demek ki :)

Ben nasil kadinda guzel yuz ve guzel fizik ariyorsam kadin da bende bir seyler arar. Ev olur, araba olur, boy pos olur, gitar calabilme yetisi olur, falan da filan.

mirc cevabına kahkaha attım aq. bu hazine avcısı tiplerden biri benim arkadaşım, tinderdan kovalıyo o da, gerçekten yaptığı şeylerin farkında değil, kız tayfası arkadaşları da aynı, doğuştan programlanmışlar maddiyata odaklanmaya. arabası var, parası var diye türlü türlü adamlarla sevişmesinin bedel karşılığı vücudunu satmak olduğunu idrak edemiyor. bişey de demiyorum, benim haddime değil de. genelleme yapmak için yetmez ama 2-3 ülkenin insanıyla çok iyi dostluğum oldu hiç birisinde böyle bir güdülenme görmedim. belki bana iyisi kötüsü denk gelmiştir bilemem.

Konuyu takip ediyorum da damıtılan fikre katılıyorum. Erkeği psikolojimizi bozmuyor mu sanki? Karşılıklı çürüyoruz işte. Kısır döngü de oluşturuyor, birbirini bulabilecek uysal insanlara da mani oluyor. Kimseyi rahatsız etmemek için hoşuma giden insana bile bakamıyorum. Aynı şekilde, "aranıyor" -tabire gel- sanılmamak için bakmayan kadınlar var. Dardayız! Hemen şurubumu getirin. İçerken bu konuları tartışmaya bayılırım.

Bir bayan olarak yurtdışından döndüğümde bende depresyona girmiştim. Çünkü tek muhabbetleri; zengin koca bulup evlenmek, çeyiz alış verişi yapmak...Neyse ki şuan ortamım biraz değişik de bu muhabbetlerden uzağım.

Bunu yapmayı sevmiyorum fakat yüksek müsaadenizle.

lmgtfy.com

nigerian scam baya unlu bi olay.

fake o fake. bana da dadanmıştı biri sanalpazar'dan. bas engeli.

Nijersa prensi sana para da vermek istiyor olabilir. Onlar dolandirici, ama bulgaristandan evlenmek icin para göndermek isterlerse, gönder. Mail bride, kapiya teslim.

belli ki girmeye meyilin var. bence gir. en azından içinde ukte kalmaz.
ukte kötü.

kaptan maydanoz +1

o kadar para vermişsin ziyan olmasın.

Gir, sonra fikrin değişirse bi sene bekleme durumuna karşılık yarın kaybedeceğin en büyük şey yaklaşık 4 saat.

bunların dışında, çocuklar için endişelenme. tercih yapıp kazanırsan zaten hak etmişsin güle güle oku. yok tercih yapmazsan, çocuklar için fark etmez. Kimse 7488 değil de 7489. oldu diye bir okulu listesinden çıkartmıyor :)

gir abicim.

Kimsenin önünü kapatmazsın, 2500. adam 2501. olur 3703.'yü alan okul da 3704.'yü alır. Birazcık mantık plz.

O kadar para verdin amk, gir bir zahmet! Başvurayım mı diye sorsaydın cevabım başka olurdu da, gir.

Benim ölum 100k yapat ama ben de giriyorum. Kisfmet.

kaburgaların kırılıp vücuduna giriyor, araba çarpmasından bir farkı yok.
bu olayın videosu var adama saniyesinde ulaşıyorlar ama su fışkırmasından anladığım kadarıyla acayip bir hızla giriyor.

abi su değil mi sonuçta? nereden çakılırsa çakılsın ölmemesi gerek. bu akrobasiciler ordan burdan metrelerce yüksekliklerden atlayanlar niye ölmüyor?

suya çarpması beton etkisi yaratıyor.

@freetakilir
bu işi profesyonel yapanlar vücutlarının suya temas ettiği ilk anda direnci minimuma indirecek şekilde giriyorlar suya. Bunun için yıllarca antrenman yapıyorlar. O yükseklikten suya başka türlü girersen suyun etkisi betona çarpma gibi oluyor.

Bi kova suya avcunla çok hızlı bi şekilde şap diye vursan bile duvara tokat atıyormuş gibi his oluşur. O yuzden yükseklik ve hız artıkça etki sertliği artıyor betona düşmüş gibi oluyorsun

yanlış hesaplamadıysam 115 km ile çakılmış, suyun yüzey gerilimi var o gerilimi yırtamıyorsun o hızda. araba kaza testleri 64 km ile yapılıyor dersek, kurtulma imkanı pek yok.

abi işte çivi gibi çakılacaksın o zaman ölmezsin bence. işin prosu olanlar havada şekil şukul yapıyo ama suya girecekken çivi gibi oluyorlar. bu nasıl düştü acaba

İç kanama.

boğaz köprüsünden atlayıp ölmeyenler var, tekniğe bağlı üstteki arkadaşların dediği gibi.
profesyoneller böyle yüksek yerlerden atlarken vücudu çivi gibi yapıp, popo loblarını ve makat deliklerini kastırıyorlar baya. çünkü makattan su girip bağırsakları patlatma riski var çivileme atlasanız bile. göbek üstü kafa üstü sırt üstü düşenlerin hemen hemen hiç şansı yok bu yükseklikte.

gecen quora'dan baktim ben de merak edip de nasil oluyor insanlar kopruden atlayinca diye. cevaplar:

- ic kanama: suya buyuk bir hizla giderken bir anda durma noktasina geliyorsun carpma aninda fakat organlarin bir anda durmuyor fizik kurallari geregince (atalet demislerdi), yirtilip, parcalaniyorlar.

- kirilan kemikler: kaburgalarin, boynun, kollarin her yerin kiriliyor beton etkisinden dolayi. kirilan kaburgalar cigerlerine ve kalbine batarak parcaliyor.

- kafatasi ve boyun kirilmasi: beynin hasar goruyor, boynun kiriliyor ve bilincini yitiriyorsun

- bogulma: bilincini yitirsen bile nefes alma refleksin devam ettiginden su yutup boguluyorsun.

illa ki oluyorsun serbest dusmede (okudugum quora'da golden gate'den atlayanlari tartisiyorlardi. yukseklik 66 metre.)

edit: okudugum quora'da buymus:

www.quora.com

edit 2: ayni yerdeki cevaplarin birinde diyor ki, bu mesafede (60-70 metre) duzgun sekilde atlayip, carpma etkisini atlatsan dahi inecegin derinlik minimum 100 metre oldugundan oturu bu sefer de bogularak oluyorsun.

edit 3: bir baskasinda da adam hesaplayarak aciklamis. tam dikey pozisyonda girsen bile ölüyosun çünkü çarpma etkisi aşırı büyük.

bogaz köprüsünden atlarsanız (ya da 60-70 metre yükseklik ve serbest düşerek, yani mont paraşüt etkisi falan yapmayacak) balıklama da dalsan, tam dikey pozisyonda ayak parmaklarını uzatarak da dalsan ölüm garanti. kesin bilgi, yayalim.

www.sfgate.com

Nasıl atlamak lazım peki, bacakları dizde kırıp karna yaslayarak top gibi olup bacak üstü mü ya da dimdik ayak üstü mü, o zaman da dizler zarar görür.

www.youtube.com

boğazdan atlayıp ölmeyen var demiştim, ardımdan mümkün değil yazmış quoradan alıntı yapan bir arkadaş. ama mümkünmüş, en az 13 kişi var atlayıp ölmeyen.

www.haberturk.com

+

www.milliyet.com.tr

üstelik bunlar intihar etme amacıyla atlayanlar. teknik bilmeyen, tamamen şans eseri hayatta kalabilmiş insanlar. teknik bilen bir kişi doğru kıyafeti giyerek atladığında neredeyse hiç zarar görmeden yüzerek kıyıya ulaşabilir.

60-70 metreden inince 100 metreye ihtiyaç duyulsaydı kimse sağ kalamazdı o seviyeden atlayıp. bu da baya ilginç bir tahminmiş:)

quora'dan alıntı yapan arkadaş yanlış anlamasın, kendisini kızdırmak için yazmıyorum bunları. insanlar yanlış bilgilenmesin diye yazıyorum.

@victum

dikkat ettiysen "tamamen serbest düşerek" yazmışım (kendi fikrim degil gerci, alintiyi aktardim). yani parasut gorevi goren bir şey olmayacak. ilk haberi actiginda dakka 1 gol 1 montu paraşüt işlevi gördü yazıyor. bir şekilde paraşüt görevi gören bir etken oldugunda hizin kesiliyor, daha yavaş düşüyorsun.

100 metre derinligi quora'da hesaplayan adam gayet yerçekimi ivmesi falan filan katarak matematigini koymus. ona konus :)

nasıl kurtulacağınızı da söyleyim bari, bunlar amerikanın çıkardığı askeri kitaplarda var.

tam dik çivi gibi girmeniz gerekiyor, ama temasınız parmak ucuyla olacak, öyle bir gireceksiniz ki denizin yüzey gerilimi yırtmanız lazım. girdiğiniz anda da kolları tamamen yana açarak dalışı durdurmanız gerekiyor.

tabi bunun bir garantisi yok, sonuçta 115 km hızınız var. bu teknik belki 65 metrede kurtarmaz ama 30 metrede kurtulursunuz.
o atlayan profesyonel sporcular 30 metreden atlıyor, sudaki balıkları bile çıkarıyorlar çarparsa öldürebilir çünkü. en ufak hatalarında 3 kaburga kırıp öyle çıkıyorlar.
10 metrede omurga kıran da görmüştüm belgeselde, 10 metreden 1 metre suya atlayıp hiç acı çekmeden çıkan komando da gördüm.. ben şahsen 2 metreden bile atlamam.

www.youtube.com

dunyanin en yuksekten suya atlayisi da bu prof. spor olarak. 52 metreden.

en.wikipedia.org

burada da hemen asagida en yuksekten atlamalar var. 52 metrenin ustunu deneyen herkes bir tarafini kirmis. demek ki sinir 52 lerde.